Özgecan Aslan isimli genç kız 20 yaşında bir üniversite öğrencisi idi. Şu sıralar ülke gündemini en çok meşgul eden isim ondan başkası değil. Genç kız önce ortadan kayboldu, ailesi bir türlü ona ulaşamadı. Sonunda Özgecan’dan sevindirici bir haber gelmedi ne yazık ki! Maalesef Özgecan da bir maktul idi artık. Canına kıyıldıktan sonra cesedi yakılmış bir köşede bırakılmıştı. Özgecan’ın cansız bedeni toprağa verildi. Katili bulundu. Sıra katillere verilecek cezaya gelince cezanın mahiyeti tartışma konusu oldu.
İşin hukuki boyutunu tartışmadan önce toplumsal normların tartışılması gerekir. Özgecan Aslan’ın bu şekilde katledilmesiyle örf, ahlak ve toplum düzenimiz büyük bir yara almıştır. Bu dramı Özgecan’ı katleden şahsın annesinin olaydan sonra verdiği demeç fazlasıyla anlatmaktadır. Son yıllarda büyük bir artış gösteren kadın cinayetlerinin de ötesinde olan bu olay bir kırılma noktasıdır. Öyle olmalıdır. Nitekim olayın duyulmasının akabinde toplumun her kademesinden gelen şiddetli tepkiler de buna işaret etmektedir. Hadiseye karşı devletin zirvesi de duyarsız kalmamıştır. Lakin daha önce yaşanan birçok örnek gibi sadece tepkilerle sınırlı kalmamalı. Ciddi, somut adımlar atılmalıdır. Yeni kanun düzenlemeleri bir yana toplum ilişkilerimize yeni bir yön verecek olan etkinlikler yapılmalıdır. Uygun kurumların düzenleyeceği paneller, sağlık kurumlarının psikolojik sağlığın korunmasına yönelik çalışmalarını yaygınlaştırması ilk adım olabilir.
Böylelikle günden güne içine girdiğimiz bunalım halinden yavaş yavaş sıyrılabiliriz. Olaylar aksi yönde ilerlerse kavgadan cinayete kadar devam eden bir toplumsal gerilim süreci daha büyük vahşetlere sebebiyet verebilir. Düşünmek bile ne kadar ürpertici değil mi?
Lakin görüyoruz ki toplum olarak bir bunalımın içindeyiz. Şiddet olayları, cinayetler ile sık sık karşılaşıyoruz son yıllarda. Bunun için vicdanlı her bireyin de üzerine düşen vazifeleri yerine getirmesi gerekir. Önce insan olarak birbirimizi seveceğiz. Bu gerilim döneminde soğukkanlılığımızı koruyup sevgiyi, saygıyı tüm insanlara aktarmalıyız.
Evet! Başka bir Özgecan Aslan vak’ası yaşamak istemiyorsak böyle davranacağız. Sonuçta bu topraklarda sadece bir Özgecan yaşamıyor; milyonlarca Özgecan yaşıyor. Özgecan Aslan henüz ömrünün ilkbaharında iken yaşama hakkı elinden alındı. Ama bundan sonra başka Özgecan’lar gitmemeli. Bu kötü durumun düzelmesi için ilk adımı biz insanlar atmalıyız. İleride bu ses daha da yükselecek ve daha huzurlu günler görülecektir.
Ama şimdi Özgecan Aslan tüm Türkiye’nin kalbinde yaşıyor.