Hayat bir akıştan ibaret. Macera dedikleri şey de bir akıştır esasında. İnsan macerayı yani akmayı sever. Akmayı burada durağanlığın zıttı olarak kullanıyorum. Kitap okumak da akmaktır, kitapların sayfaları arasında akmak. Bazen de bir kitaptan diğerine akmak. İnsanlar macera kitaplarından haz alır; çünkü macera kitabı okurken tek bir kitapta birçok akış yaşarsınız. Okumaya da evvela macera kitaplarıyla başlanır. Sonra bu sizi kesmez; daha derinden akmak istersiniz. Derinden akmanın yolu fikirle akmaktır. Böylece fikir kitapları okumaya başlarsınız. Kitap kitaba götürürken yayıncılık piyasasını da zamanla tanırsınız. Derken güncel kitaplar da kesmez sizi. Hayal dünyanızı zenginleştiren macera kitaplarıyla başladığınız okuma serüveninize sizin yaşadığınız zamandan önce yazılmış kitaplarla devam etmek istersiniz. İşte bu hisler sizi sahaflara sürükler.
Sahaf Nedir?
Sahaf nasıl olmalı diye bir soru sorulsa ben şöyle derdim: “Sahaf öyle olmalı ki insan bir sahafın raflarında gezinmeye başladığında tıpkı bir macera kitabını okurken hissettiği gibi hissetmeli. Karşısına ne çıkacağını bilmeden merakla raflarda dolaşmalı”.
Sahaflardan nasıl kitaplar alınmalı diye bir soru sorulsa ona da şöyle cevap verirdim: “Öyle kitaplar alınmalı ki onu gördüğünde sana “bunu başka bir yerde bulamam” hissini vermeli.
Bence sahaf ile kitapçı arasındaki fark bu iki sorunun cevabında gizli. Neresi sahaf neresi kitapçı, bu soruları kendinize sorup verdiğiniz cevaplara bakarak anlayabilirsiniz artık.
Günümüzde bu iki sorunun cevabına uygun sahaflar yok denecek kadar azaldı. İstanbul’da değilseniz, zaten bir sahaf bulmanız neredeyse imkânsız. İstanbul’da dahi piyasa şartları kitap esnafını sahaflıktan uzaklaştırıyor. Ancak hâlâ bu akışa direnenler de var. Bunlardan birini tanıtacağım size: Üsküdar’daki Kırkambar Sahaf.
Kırk Ambar Sahaf
Kırkambar sahafın en güzel yanı raflar arasında özgürce dolaşabiliyor olmanız. Yardımcı olmak adına iyi niyetle sorulan “ne aramıştınız” sorusu aslında kitap okurunu ürkütüyor. Kırkambarda ise dilediğiniz gibi geziniyor, sanki raflardaki bütün kitaplar sizinmiş gibi hissediyorsunuz.
Bir diğer avantajı da hemen hemen her alandan kitap bulabiliyor olmanız. Bilhassa batı dillerinde, İngilizce, Almanca ve Fransızca kitap stoğu epey fazla. Birçok sahafta böyle bir imkân yok.
Eğer kelimelere meraklı iseniz ve sözlük karıştırmaktan zevk alıyorsanız Kırkambar’ın sözlük rafları da epey dolgunca. Yıldız Adları Sözlüğünden, Sanat Sözlüğüne, Osmanlıca kamuslardan Fransızca sözlüklere kadar geniş bir yelpazede sözlükler bulmanız mümkün. Sözlüklerin yanında ansiklopedik mahiyette eserler de bulabiliyorsunuz.
Kırkambar Sahaf’ın eksik gördüğüm tek yanı eski alfabemizle yazılan kitaplara raflarında çok yer vermemiş olması. Bunun da sebebini sorduğumda böyle kitapların hassas olduğunu, rahatlıkla raflara konulmadığını ancak müzayedelerde satıldığını söylediler. Az miktarda da olsa Osmanlı Türkçesi ile yazılmış kitaplar da yok değil.
Kitapların arasında rahatça akmayı seviyorsanız Kırkambar Sahaf’a uğrayın derim.