
İran’da 1979 yılında gerçekleşen İslam Devrimi’nden bu yana diplomatik ilişki kurmayan Tahran ve Washington yönetimleri arasındaki flörtün gizlisi saklısı kalmadı artık. Taraflar arasındaki ilişki uluslararası düzeyde aleniyet kazanmış durumda. Tartışılan bu ilişkinin nerede duracağı?
İran ile ABD arasındaki flörtün mutlu son bulması çok yakın gibi gözüküyor. En azından beklentiler o yönde. Tahran-Washington yakınlaşmasının nedenlerine ilişkin olarak IŞİD tehdidinin her geçen gün büyümesi gösteriliyor. Ancak ABD Başkanı Barack Obama’nın İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’e gizli gizli mektup gönderdiği, bu mektuplaşmanın yeni olmadığı geçen ay ABD medyası tarafından ortaya çıkartılan mektubun İran’ın dini liderine gönderilen dördüncü mektup olduğu belirtiliyor. Yani ilişki IŞİD’in zuhur etmesinden çok önce başlamış.
Bu yakınlaşmanın başlangıç tarihinden çok bölgedeki dengeleri nasıl etkileyeceği sorusu bir müddettir gündemi meşgul ediyor. Körfez ülkeleri bu yakınlaşmadan bir hayli tedirgin. Körfez ülkelerinin yanı sıra, İsrail ABD-İran yakınlaşmasının bölgede dengeleri İran lehine bozacağını düşünen aktörlerin başında geliyor. ABD’deki ara seçimlerin ardından “topal ördek” konumuna düşen Obama yönetiminin giderayak en azından bir meseleyi halletmiş olma arzusuna mukabil seçimden galibiyetle çıkan ve İran’a oldukça mesafeli ABD’deki Cumhuriyetçilerin bu yakınlaşmaya karşı nasıl bir strateji izleyecekleri elbette merak konusu.