Bugün 24 Kasım öğretmenler günü. Ülkemizde 33 senedir bugün öğretmenler günü kabul ediliyor ve öyle kutlanılıyor. Zaten kutlanması moda haline gelmiş olan anneler günü, babalar günü, sevgililer gününden sonra öğretmenler için özel bir gün olmaması çok büyük bir eksiklik olurdu.
Modern dünyayı avucunda tutan kapitalist sistemin icat ettiği bu günlerin amacına uygun bir şekilde kutlanıldığını söylemek güç. Velhasıl öğretmenler gününün hakkıyla kutlanılıp kutlanılmaması öğretmenlere olan saygıyı azaltmamalıdır. Eğitim oldukça önemli sorunlar içinde çırpına dursun bu çarpıklıklarla mücadele edip, yarınlar için nitelikli bireyler yetiştirmeye çabalayan eğitim emekçileri var. Tüm olumsuzluklara rağmen onlara hak ettikleri saygı gösterilmelidir.
Zaten sürmekte olan eğitim sistemi öğrenciler kadar onları da zor durumda bırakıyor. Öğretmenlerin bu sıkıntıları çekmesine ise memuru oldukları devlet sebep oluyor. Devlet elini taşın altına koyup eğitimde yüzyıllardır süre gelen problemleri çözmeye yanaşmazsa hem öğrenciler hem öğretmenler mağdur olmaktan kurtulamayacaklar. Sonunda bütün memleket bu işten zarar görecek.
Öğretmenler gününe gelince: çocuklara alfabeyi, okuma ve yazmayı, kalem tutmayı öğreten öğretmenler taze tohumların yeşermesi için alın teri döküyorlar. Bu bugün değil ilk öğretmenin varlığından beri böyle. Sonuna kadar da böyle olacağından şüphemiz yok. Yukarıda da belirttiğimiz gibi devlet öğretmenlerin işini ne kadar zorlaştırırsa zorlaştırsın yurttaşlık bilincine sahip olan herkes el ele verip öğretmenlerin yanında olmalıdır. Ne de olsa öğretmenliği peygamberlik mesleği gibi kutsal kabul etmesek de yarı kutsal bir meslek olarak kabul edebiliriz.
Öğretmenler gününün bir de itiraz edilmesi gereken bir tarafı var: O da öğretmenler gününün 24 Kasım tarihinde kutlanılması. 1981 yılından bu yana bu uygulama devam ediyor. UNESCO 5 Ekim gününü öğretmenler günü kabul ederken, kimi ülkeler de kendi tarihlerindeki önemli bir günü öğretmenler günü olarak ilan etmiş. Bizde 24 Kasım 1928’de Gazi Mustafa Kemal’in Millet Mekteplerinin Başöğretmenliği’ ni kabul etmesinden dolayı bugün otuz üç seneden beri öğretmenler günü olarak kutlanılıyor. Bu 12 Eylül 1980 darbesini yapan üniformalıların marifeti. Buradan eğitimin neden sivilleşemediğinin sorusuna yanıt aramaya başlayabiliriz. İkincisi ise bu günü Mustafa Kemal’in belirlemiş olması. Bu isimler üzerinde dikkatlice düşündüğünüzde üniformalı darbecilerin de Mustafa Kemal’in de eğitim sahasına ne gibi hizmetleri bulundu? sorusunu sormamız icap ediyor. Üniformalı darbeciler ne kadar askerse Gazi Mustafa Kemal de o kadar askerdi buna hiç şüphemiz yok. Tekrar edelim: Bu kişiler asker eğitimci değil. İlla öğretmenler günü kutlanacaksa bu eğitim sahasına hizmetlerde bulunmuş bir şahsiyetin doğum günü olabilir. (Misal: Hasan Ali Yücel, İbn Sina, Farabi vb.)
Onun içindir ki bir öğretmenler gününe daha ulaşmışken biraz da karamsarlıkla bu sorunları tartışmaktan kendimizi alamıyoruz. Eğitimde bir devrim yapılmadığı sürece önümüzdeki yıllarda öğretmenler günüyle birlikte bu sorunlar da gelmeye devam edecek. Dediğimiz değişiklikler olursa öğretmenlerimiz daha huzurlu bir şekilde vazifelerini sürdürebilecekler biz de daha müreffeh bir ruh haliyle onların öğretmenler gününü kutlayacağız belki de. Sorunların çözülmesinde samimi olanlar var ise önce öğretmenlik üniformalıların düzenlemiş olduğu zihniyetin dışına çıkarılmalı bu kapsamda öğretmenler gününün değiştirilmesi de düşünülmelidir. Başarılı olunursa öğrenciler de bundan nasiplenecektir. Ama gelin görün ki öğrencilere öğretmenler gibi özel bir gün tahsis edilmemiş. Belirttiğimiz gibi bunda öğretmenliğin yarı kutsal bir meslek olmasının payı büyüktür.
Öğretmenlik mesleği kutsal peki ya öğretmenler günü?