Vittorio Arrigoni, 36 yaşında İtalyalı bir barış gönüllüsü idi. Son 10 yılını Filistin’e ve Filistinlilere adamıştı. 2008 yılından beri dünyanın en büyük açık hapishanesi hüviyetindeki Gazze’de yaşıyordu. Filistin halkının ıstıraplarına eşlik ederken, onların sesi olmuş, İsrail’in Filistinlilere reva gördüğü aşağılanmış bir hayatı dünyaya duyurmak gibi önemli bir misyon üstlenmişti. Tıpkı bir Filistinlinin evinin yıkılmasını önlemek için kendisini İsrail buldozerinin önüne atan Amerikalı genç Rachel Corrie gibi…
Arrigoni, acımasız bir şekilde katledildi. Tıpkı Filistinlilerin gönlünde yer eden eden Rachel gibi. Ama… Ama diyoruz çünkü Rachel’in katilleri ayan beyan ortadaydı. Arrigoni’nin katillerinin üzerinde ise sis bulutu var. Bir iddia Arrifoni’nin ölümü, Hamas ile kavgalı, tekfirci, Filistinli selefi bir örgütün elinden olduğu yönünde. Diğer iddia ise Batılı gönüllülerin Gazze’ye artan ilgisini bertaraf etmenin hesaplarını yapan İsrail’in yapmış olacağı yönünde.
Her iki ihtimal de mümkün… İkinci ihtimal için bir şey söylemeye gerek yok; yaparlar.
Ancak birinci ihtimal için şunlar söylenebilir: İşgale karşı gelmek, toprağını savunmak, bu uğurda direnmek hiç tartışmasız sonuna kadar meşru bir haktır. Ancak bu hak, hiç kimseye din veya mezhep farklılığı sebebiyle masumları öldürme hakkı vermez…
Direnişin meşru sınırlarını, direnişin içinden bir isim, Kudüs Seriyyeleri (İslami Cihad’ın askeri kanadı) Sözcüsü Ebu Mahmud’dan dinleyelim:
“Her kim sivil insanların kanını akıtırsa o direnişçi değil, katildir. İslam sadece Müslümanların değil; bütün insanların canını kutsal kabul ediyor. Bu nedenle hiçbir Müslüman direnişçi, sivil bir insanın canına kıyamaz. Eğer böyle bir olay gerçekleşirse ahirette bunun hesabı çok ağır olur.” 1
1- “Söz Direnişçilerde” Adem Özköse