
İpek Metin sıkı takipçilerimizden birisi.Gönderdiği fotoğrafların çokluğundan bunu hemen anlayabiliyoruz. Tabiri caizse bizi hiç boş bırakmıyor. Bu yüzden arşivimizde çok fotoğrafı birikti. Gönderdiklerinin bazıları dikkat çekebilecek kadar güzel fotoğraflar. Ancak küçük detaylara dikkat etmediğinden, bazen çok güzel olabilecek bir fotoğraf sıradan hale geliveriyor. Bu fotoğraf da onlardan birisi. Yani bize gönderdiklerinin en yetersiz olanlardan birisi. Ama bunu özellikle seçtim. Övgülerimizi diğer fotoğraflara saklamak şartıyla şu eleştirileri yapmamız gerekiyor.
Birincisi fotoğraf tam olarak neyi anlatıyor belli değil. Ne asırlık çınarın görkemi tam olarak belli, ne de caminin. (Cami olup olmadığı da tam olarak belli değil zaten!) Böyle olunca, ne fotoğrafın netliği, ne de ışık ayarlarının güzel olması dikkat çekmiyor. Bu sebeple çektiğimiz her kareye emek vermemiz gerekiyor. Hadi bunu da şöyle çekivereyim kolaylığına kaçmamamız lazım. Çünkü farkında olalım ya da olmayalım, aslında çektiğimiz her fotoğrafa kendi imzamızı atıyoruz. Nasıl attığımız her imzalı belgeyi en ince ayrıntısına kadar inceleyip, bütün detayları gözden geçirip önce imzamızı atıyorsak, çektiğimiz fotoğrafa da aynı özeni gösterip öyle imzamızı atmalıyız.
Çetin Ballı gönderdiği fotoğraflardan anladığım kadarıyla Toros dağları
kuşağında, dere-tepe fotoğraf çekmeyi seviyor. Çektikleri konularda genelde bir başarı yakalıyor. Bir önceki fotoğraf için söylediklerim, kısmen onun içinde geçerli. Mesela bu manzara fotoğrafında genel olarak bir çok noktada başarıyı yakalamış. Ama en önemli konulardan birisine dikkat etmemiş. Gökyüzü olması gerekenden çok daha fazla kareye girmiş. Ufuk çizgisi fotoğrafın ortasından kareyi ikiye bölmüş.
Bu tür fotoğraflarda, özellikle gökyüzünde göstermek istediğimiz bir şey yoksa o kısma daha az yer vermeliyiz. Gökyüzünü geniş tutacağımız kareler daha çok gün batımı, gün doğumu ve suda yansımalar gibi konular olmalı. Ya da çok daha karakteristik yıldırım, şimşek ve hortum gibi konular olmalı. Burada genel manzaraya daha çok yer vermek için dağların zirvesini biraz daha yukarıya çekerek bir fotoğraf çekmeliydik.
Bunun yanında fotoğrafın sol kenarında yer alan ağacın oraya yerleştirilmesi, yine sol altta yer alan yolun belli belirsiz kareye dahil edilmesi yerinde uygulamalar olmuş. Netlik, alan derinliği ve ışık ayarları da oldukça iyi durumda.
Sa
met Yıldırım’ın makro tesbih fotoğrafı oldukça iyi bir çalışma. Düşük estantane hızında, çok dar bir netlik alanı olmasına rağmen titreşim olmadan gayet net bir fotoğraf çekmiş. Iso ayarı 800 gibi yüksek bir değer olmasına rağmen herhangi bir bozulma olmamış. Alan derinliği en yakın nokta net, arkaya doğru flu olacak şekilde oldukça iyi düşünülmüş. Fotoğrafla ilgili tek hatırlatmam, fotoğrafın ön kısmında yer alan boşluk oldukça dikkat çekiyor. Boşluk önde değil de en arkada bırakılsaymış çok daha iyi olurmuş. Bu sayede derinliği çok daha iyi olan bir fotoğraf karesi çekebilirmişiz.
Feyzanur Öztürk’ün çiçek fotoğrafını değerlendirmesek bahar ayında çekilen fotoğraflara haksızlık etmiş olurduk. Duygusal anlamda pozitif bir fotoğraf. Yeşil ve pembe ağırlıklı pastel renkler insanın içini açıyor. Fotoğrafta ilk bakışta bir netlik problemi yokmuş gibi görünmesine rağmen aslında bir netlik problemi var. Bu fotoğrafta en net yerler çiçekler olmalıydı. Burada yapraklar en net alan olarak seçilmiş. Oysa en öndeki çiçekten başlayarak arkaya doğru azalan bir netlik çok daha doğru olurdu. Fotoğraf bu haliyle bile güzel ama tam tepeden değil de biraz daha eğilerek yandan bir fotoğraf çektiğimizde belki de üç boyutlu hissi veren bir fotoğraf yakalama şansımız olabilirmiş gibi. Tabii çekip bakmak gerek.