
İnsanlar bu görüntüleri gördüklerinde ‘Aman Tanrım! Ne kadar korkunç’ diyecekler ve yemeklerini yemeye devam edecekler…
Ruanda. Afrika’da Batılı ülkelerce sömürülen, sonra da şiddet olaylarına terk edilen onlarca ülkeden biri.Yıl 1994. Belçika sömürgesindeki ülkenin etnik olarak yıllardır maruz kaldığı sıkıntılar patlak verir. Hutu ve Tutsi etnik grupları arasında çıkan şiddet olayları ve katliamlarda 100 günde tam tamına 800.000 Tutsi, Hutu’lar tarafı ndan katledilir. Fakir bir ülke olmasından dolayı silahtan ziyade Çin’den getirilerek insanlara dağıtılan satır ve palalarla sergilenen katliamlar olaya ayrı bir vahşet katar. Bu katliamın ortasında Milles Collines Otel’de müdür olan Paul Rusesabagina inanılmaz bir cesaret örneği göstererek ve stratejik davranarak 1268 kişinin hayatını kurtarmayı başarır. Katliama uğrayan Tutsilerin, milisleri ve Hutu ordusunu Kongo sınırına sürmesiyle olaylar son bulur. Katliamı yöneten general de 2002’de yakalanır ve Savaş Suçları Mahkemesinde yargılanarak müebbet hapse mahkum edilir.
Bu hikayeden haberdar olan yazar Keir Pearson uzun uğraşlar sonucu Belçika’da yaşayan Paul’a da ulaşır ve bir yıl içerisinde senaryoyu oluşturur. O günlerde Afrika’yla ilgili bir film çekmek isteyen Terry Geoerge senaryoyu beğenir, Güney Afrika’da Johannesburg’da Paul ve eşinin de eşliğinde çekimlere başlar.
İnsanlık tarihinin unutulamayacak sahnelerine ve kıyımlarına neden olan bu modern soykırım Batılı ülkelerce görmezden gelinmiş, üstüne üstlük Birleşmiş Milletler askeri kuvvetleri ülkedeki beyazları tahliye ett ikten sonra ülkeyi terk etmişlerdir. Hatt a olayların son bulmasına doğru ülkeyi sahiplenmek adına sözde asil niyetlerle gelen Fransız birlikleri, 200.000 kadar daha insanın gözlerinin önünde öldürülmesine seyirci kalırlar. Yönetmen bu acımasızlığı, bu göz yummayı her an filme yansıtmış ve Paul’un hikayesine sadık kalarak filmi oluşturmuştur. Çekimler öncesi soykırımdan beri ülkesine hiç gitmeyen Paul ile yönetmen Ruanda’ya bir ziyaret düzenlerler. İç burkan anlar yaşanır. Soykırımda hayatt a kalmayı başaran ve dünya tarafı ndan görmezlikten gelinen insanlar hikayelerini anlatmak istemektedirler. Filmde soykırımı yaşamış ve hayatt a kalmayı başarmış yaklaşık 3000 mülteci rol alır. Paul’u canlandıran Don Chadle ‘Her gün onlara hayranlıkla baktım. Nasıl hakkında konuşması bile zor olan bu sahneleri tekrar yaşarsınız’ diyerek hayretini ifade eder. Bu durum filme ayrı bir gerçeklik katmıştır.
77.Oscar Ödülleri’nde 3 dalda aday gösterilen film, ‘En İyi Erkek Oyuncu’ Oscar’ını kazanmıştır.