Öznur Balık
Genç Gönüllü hanımlarla en son Niğde kampında bir araya gelmiştik. Çok şükür tam özlemeye başlamışken birbirimizi, yeniden bir araya geldik. Erzurum, Konya, Kayseri, Bursa, İstanbul, Sakarya… Muhtelif il ve ilçelerden kardeşlerimiz aramıza katılma imkânı buldu. 18 Mayıs’ta gerçekleşen şölen sonrası organize olup üç ayrı eve dağıldık. Dağılmak hoşumuza gitmese de ertesi gün bir arada olabileceğimiz tesellisiyle geçici olarak vedalaştık.
Bu üçüncü kamp haberim. Ve her üçünde de en çok dikkat çektiğim nokta şu gece birlikte kalma durumudur herhalde. Muhabbet, kardeşlik, ‘’dertleşmek’’… Çarşambayı Perşembeye bağlayan gece saat üç ve dört arasında teheccüde kalktık. (Aslında bir kısmımız hiç uyumadık.) Bu saatin ismini de ‘’Mânâya Yolculuk’’ olarak koymuşlar. Çok yakışmıştı. Çünkü birbirimiz için duâ etmenin lezzetiyle bağdaşıyordu. Mânâlıydı, yolculuktu.
Ertesi gün Genç Dergi binâsında harika bir kahvaltının ardından klâsik ‘’Gönüllü Hanımlar’’ bilgilendirme, Genç Dergi tanıtım derken esas meselelere geçtik. Azize Özpınar kardeşimiz insana atıft a bulunan, kulak çeken âyetler hususundaki çalışmasını sundu. Ardından üniversite duvarları arasına sıkışmayan bir genç olarak Tuba Gürsel arkadaşımız yaptığı çalışmalardan bahsett i. Bu konu hepimizin dikkatini çekti. Tuba’nın başbakanla dahi görüşmüş olması, küçük de olsa kararlı adımlarla ilerlemiş olması hepimizi “olmaz diye bir şey olmaz” fikrine götürdü. (Bundan etkilenerek kendi bulunduğum şehirde bir proje dahi başlatt ım hatt a. İnegöl Dilruba Kültür Ocağı Projesi’ni hazırladım.) “Konular çok sıkışmasın, aman kimse sıkılmasın.” diyerekten araya def ile sunulmuş ezgi ziyafetleri ve ‘’Mizahta keramet vardır!’’ diyerek hazırladığımız karikatür sunumunu koyduk.
Edebiyatçı-Yazar Ayla Ağabegüm’ün bizler için hazırlamış olduğu ‘’Din, dilde yaşar’’ konusunu da umduğumdan çok daha dikkatli dinledik.
Ardından, siteden de tanımış olduğumuz Merve Şanlı kardeşimiz ‘’Makro âlemden mikro âleme’’ isimli konusuyla bizlere bilim ve teknolojiye olan ilgisi ve bilgisini bağdaştırdığı bazı bilgiler sundu. Yazar Nazife Şişman’ın ‘’Sosyal medya ve kimlik inşâsı’’ konulu konferansı ise hepimizi ilgilendiren bir konu olması hasebiyle tüm dikkatleri üzerinde topladı.
Bir gün bize yetmemişti ama bir başka kampta yine bir araya gelmenin duâsıyla kucaklaşarak vedalaştık.
Dergiden öteye geçeceğimiz, bu kadar can-ciğer olacağımız hiç aklıma gelmezdi. Her birimiz en çok bunu düşünüyor olmalıydık: “Nerden nereye?”