
1. Burjuvalaşma yolunda depar atan, kapitalizmin yüklediği yaşama alışkanlıklarını eline yüzüne bulaştıran din kardeşlerini gördükçe; iftarda içtiği su bile boğazına duran Müslümanlardan olunca…
2. Birikmiş parasını elinden çıkararak zekâtını sıfırlamaya çalışanların; infakı, sadakayı, isarı hangi ceplerinde kaybettiklerini sorguladığımızda. İnfakımız, sadakamız, isarımız, cömertliğimiz bir insanın hayatını değiştirmediği sürece gönül rahatlığı içinde iftar yapamayız.
3. İşçinin, emekçinin, fakirin, fukaranın hakkını savunmak için anti-emperyalist, solcu, halkçı gibi kavramlara ihtiyacımız yok. Ama bu konularda başarılı olamadığımız için bu kavramlar var. Bunu idrak ettiğimizde…
4. İşgal altındaki Filistin toprakları bağımsızlığına kavuştuğunda
5. İslam’ın tüm insanlığın sorunlarını çözebilecek kadar evrensel olduğuna canı gönülden inandığımızda. Bu ise bireysel özgürlükleri güvence altına alma sorumluluğunu da yüklediği için geniş bir yürek gerektirmektedir. Bu yüreği tasavvuf ile genişlettiğimizde…
6. İşyerlerinde köle gibi çalıştırılan, emeğinin karşılığını alamayan insanları gördüğümüzde Hz. Ömer’in adaletini, Hz.Ali’nin paylaşım anlayışını düşünüp ve köleliği yasaklayan bir dine mensup olduğumuzu hatırlayıp, hatırlattığımızda…
7. Ümmet birliğinin sağlanmasına olan inancımızın somut bir birliktelikten ziyade zihni bir birliktelik olduğunu idrak edip, sınırlı ütopya’dan sınırsız gerçekliğe geçtiğimizde.
8. Sistem merkezli değil, Hak merkezli bir hayat yaşadığımızda…
9. Doğruluğa “ekmek” gibi ihtiyacımız olduğunu anladığımızda…
10. Sorumluluklarımızı, yardım kuruluşları ve derneklere havale etmediğimizde…
11. Hakikatle olan bağımızı her türlü siyasal görüşün ve cemaatçiliğin üzerinde gördüğümüzde… Tabanda fıtraten ve kültürel anlamda hayatı kolaylaştıran dairelerin içerisinde olsak da, bir üst adımda hakikat dairesinin daimi elemanı olarak. Ben’den biz’e ilerlerken hakikat mevzu bahis olduğunda ben’e geri dönebilmek ya da biz’i dönüştürmek becerisini elde ettiğimizde…
12. Yıkımla paralel giden bir yapma eyleminin kültürümüzü, dokularımızı yok ettiğini gördüğümüzde. İnşaat yaparken de, tekfir ederken de…
13. Düşünsel ve siyasal derinlik yoksunluğuna hayır diyebileceğimiz, siyasal ve düşünsel bir derinliğe sahip olduğumuzda.
14. Kabiliyet ve imkânlar gibi somut olmayan varlıklarımızın da zekâtını verdiğimizde… Malımızda fakirlerin hakkı olduğu gibi, gençliğimizde yaşlıların, bedeni bütünlüğümüzde engellilerin, sağlığımızda hastaların hakkı vardır.
15. İslamcı aydınların gündelik olumsuzlukları bertaraf etmeye harcayacakları enerjilerini kapitalizm ve onun getirdiği despotizm karşısında yeni bir perspektif oluşturmak için harcadıklarında.
16. Kötülüğün ve savaşın ilerleyen ve bastıran hızına rağmen, yavaş da olsa derinden ve onararak ilerleyen iyiliğin yanında olmayı şiar edindiğimizde…
17. Özgürlük arttıkça sorumluluğun da arttığını anladığımızda…
18. Bu listeyi yetersiz bulup, hep beraber maddeler eklemeye devam ettiğimizde…