
Üzülerek söylemek gerekirse, birçoğumuz nimet katiliyiz. Ne demek nimet katili? Şu demek: Bir insan var olan nimetleri değerlendirmiyorsa o insan o nimetlerin katilidir. Aynen adam öldürdüğümüzde katil olduğumuz gibi, nimetlerin değerini bilmediğimiz zaman nimet katili oluyoruz.
İyice düşündüğümüz zaman göreceğiz ki bütün varlık birbirine nimett ir. Bu yüzden her şeyin kıymetini bilmemiz gerekiyor. Coğrafyanın, tarihin, havanın, karanın, kuşun, böceğin, aynı dünyayı paylaştığımız insanların, eşimizin, dostumuzun, vs… Aksi takdirde o gün gelir ve nimetlerden soruluruz: “Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz?” (Tekasür, 8)
Mesela şu seçim atmosferinde kim bilir ne kadar da kırıyoruz bizim gibi düşünmeyen insanları. Belki de onları “gereksiz” insanlar olarak görüp “bu ülkede ne işleri var” diye bile düşünebiliyoruz. Halbuki insanların hepsinin bizim üzerimizde hakkının olduğunun bilincinde olmalıyız. Onlar da bir nimet bize. Bunu hissetmiyorsak aslında biz yine nimet katili olmuş oluyoruz.
Unutmayın; nimet katilliği iki aşamalı bir süreçtir:
1-) Nimetin tamamen kıymetini bilememe durumu. Gençlik, sağlık, zenginlik vs. olur, kıymetini bilemezsin. Daha sonra sıkıntıya düşersin ve “keşke başka türlü davransaydım, nimetin kadrini bilseydim” dersin ama iş işten geçmiştir.
2-) Nimetler arasında fark koyma durumu. Bu da bir çeşit nimet katilliğidir. İyice düşünürseniz görürsünüz ki nimetin küçüğü de büyüğü de yoktur. Birbirine oranla yani. Misal göz kulaktan daha büyük nimet dersin ve öyle bir pozisyona düşersin ki kulak kesilmediğin için arkandan hızla gelen arabanın sesini duymazsın ve altında kalırsın. Bu yüzden, her şeyin bizler için çok büyük lütuf olduğunu hiç aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.
Dilerim her nimetin kıymetini, kendi zamanında, kendi şartında, kendi ortamında değerlendirebilenlerden oluruz ve kıyamet günü “nimet katili” olarak huzurda boyun bükenlerden olmayız…