
Evcil hayvanların fotoğraflarını çekmek insanlar için her zaman eğlenceli ve zevkli bir uğraş olmuştur. Çünkü size alışık olduklarından fotoğraf çekerken çok fazla zorlanmazsınız ve oyunlar oynarken güzel fotoğraflar çekme şansınız olur. Evcil hayvanlar içinde de kediler, özellikle de yavru kediler oldukça meraklıdırlar ve fotoğraf çektirmeye sanki çok hevesli gibi davranırlar. Dolayısıyla fotoğraf için güzel malzeme konusu olurlar. Bir iki küçük ayarlama ve biraz da sabırlı davranırsak çok güzel evcil hayvan fotoğrafları çekebiliriz. Mesela kedileri oyuncak, ip yumağı gibi özel ilgilerini çeken nesnelerle fotoğraflamak çoğu zaman iyi sonuçlar verir.
Fatih Safa Memiş’in gönderdiği kedi yavrusu fotoğrafını görünce geçtiğimiz yıllarda bir çocuk grubuyla yaptığımız fotoğraf çalışması aklıma geldi. O çalışmada tecrübe olarak kazandığım şey, fotoğrafa yeni alışmaya başlayan çocukların en çok ilgisini çeken kedilerin ve birbirlerinin fotoğrafını çekmek olmuştu. Bunu görünce, daha sonraları yavru kedi fotoğrafı çekmeyi çocuklarda fotoğrafı sevdirmek için gizli bir silah olarak kullandığımı burada itiraf etmeliyim. (Sonra arşivime dönüp baktığımda benim de çok sayıda evcil hayvan fotoğrafı çektiğimi fark ettim ve açıkçası hayvanlarla bağımı yıllar içinde kaybetmemiş olmamdan mutlu oldum.) Bu bakımdan hayvan fotoğrafı çekmeyi her zaman önemsiyorum. Tekrar kedi fotoğrafına dönecek olursak, akşam saatinde, flaş kullanarak çekildiği için kedinin gözü ışığı geri yansıtarak ilginç bir görüntü oluşmasına neden olmuş. Ayrıca flaşın gücü arka planı aydınlatmaya yetmediği için siyah çıkmış ve bu da kedinin bütün hatlarıyla görünmesini sağlamış. Ayrıca kedinin bıyık tüyleri bu sayede çok daha iyi görünmüş. Öndeki aydınlanmış duvar da sanki doğal bir çerçeve gibi kareye ciddi bir zenginlik kazandırmış. Bu haliyle fotoğraf tekniği açısından eleştirmek fotoğrafa haksızlık olur açıkçası. Ancak insan kedi yavrusu fotoğrafını bu haliyle değil de daha sempatik görmek istiyor doğrusu. Çünkü yavru kediler sevimli halleriyle çok daha şirin oluyor.
Dikenli tel normal hayatımızda çok fazla sevmediğimiz bir kavram. Çünkü çoğunlukla olumsuz kavramları çağrıştırıyor zihnimizde. Ancak fotoğrafçılıkta çok sık kullanılan bir nesne dikenli tel. Çünkü hem tek başına hem de yardımcı unsur olarak bir çok konuyu daha güçlü ve anlamlı hale getirmek için kullanılabiliyor. Dikenli tel arkasında bekleyen insanlar, teller arasından dışarıya taşmış bir çiçek dalı, el uzatmış bir çocuk her zaman dramatik görüntüler olarak karışımıza çıkabiliyor.
Fatma Akyüz’ün gönderdiği dikenli tel karesi, sade bir fotoğraf olmasına rağmen derinliği olan ve arka planda oluşan ışık noktacıklarıyla güçlü bir çalışma olmuş. Ortadaki dikenli kısmın netlenmesi, telin aşağıdan yukarı doğru uzayıp gitmesi ve arka planın flu bırakılarak telin net bir şekilde ön plana çıkarılması hep olumlu uygulamalar olmuş.
Özellikle İstanbul’da cami avlularında gün boyunca güvercin fotoğrafı çeken birçok insan görebilirsiniz. Bunlar amatör olabileceği gibi ticari olarak fotoğraf çeken profesyoneller de olabilir. Üniversite yıllarında Eminönü Yeni Camii avlusunda ışıklar, yansıtıcılar, birkaç yardımcı ve bir baba oğul konusu etrafında çekilen bir reklam fotoğrafı çalışmasını izlemiştim de neredeyse ağzım açık kalmıştı. Saatlerce süren çekimlerde şunu şöyle yap, bunu böyle yap emirlerinden sıkılan çocuk mızıkçılık yapmış ve dondurma, çerez ve oyuncakla gönlü yapılarak çekimler tamamlanabilmişti.
Merve Şensevdi de bize güvercin fotoğrafları çekerek göndermiş. Anladığım kadarıyla konu mankeni olarak sadece güvercinleri kullanmayı tercih etmiş zorunluluktan. Duvara yapışıp makineye doğru bakan iki konu mankeni! işlerini iyi yaparken diğerleri biraz kaytarmış gibi. Şaka bir tarafa kuşların göz hizasından çekilen fotoğraf güvercinlerin bakışı, sıcak duruşları sempatik olmuş. Ancak kare sanki çok sıkışık gibi olmuş. Kuşların nerede olduğu tam anlaşılmıyor. Ayaklarının ve arkaya doğru uzayıp giden güvercinlerin biraz daha kareye alınması iyi bir kadraj tercihi olurmuş.
Muhammet Üzeyir Kurt bize bir deniz yıldızı fotoğrafı göndermiş. İlk başta şunu söylemeliyim; önceki fotoğraflarda yer alan kedi ve güvercin gibi çok hızlı hareket kabiliyeti olmayan bir canlıyı sanki hareket ediyormuş hissiyle çekmek Muhammedin başarısı olmuş. Yıldızın bir köşesinin havaya kalkması, sanki denize doğru bakıyormuş ya da oraya doğru gidiyormuş hissini ilk bakışta vermeyi başarmış. Karede çok fazla ayrıntı olmayan sade ama güçlü bir fotoğraf olmuş. Netlik, kadraj seçimi, konunun yerleştirme açısı, arka planda görünen belli belirsiz yelkenli genel atmosferi çok iyi anlatıyor.
Şeyma Aktürk’ün parkta uçuşan güvercin fotoğrafı hareketli, dinamik ve daha sanatsal bir fotoğraf olmuş. Güvercinlerin kanat çırpmalarının dondurulması ve en açık halde yakalanması, orta kısımda yürüyen insanların yeterince görünecek şekilde belli olmaları, arkada oturan insanlar ile yerde bulunan güvercinler fotoğrafa ciddi bir zenginlik katmış. Işık, netlik ve biraz yukarıdan bakış açısıyla oluşturulmuş bir kompozisyon görselliği güzel bir fotoğraf oluşmasına katkı yapmış.
Tarihten Bir Kare
Seçim atmosferini yavaş yavaş yaşamaya başladığımız şu günlerde eski seçimleri hatırlamakta fayda var… 1960 ihtilali öncesi Merhum Başbakan Adnan Menderes bir seçim gezisinde görülüyor. Konvoy şeklinde kalabalık, atlı polisler, arabanın kaputunu oturmuş polisler, el sallayan insanlar o günün genel atmosferini oldukça iyi anlatıyor. Bu fotoğraf 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında yok edilmek istenirken saklanan ve geçtiğimiz yıl rastlantı olarak bulunan Adnan Menderes’in 36 kutu filminden bir kare. Basın Yayın Enformasyon Müdürlüğü tarafından onarılan ve dijital arşiv haline getirilen 450 bin fotoğraf pek çok tarihi olaya adeta şahitlik ediyor…