İnsanın gerçek yüzü, zorluklarla denendiği, nefsinin damarına basıldığı zaman ortaya çıkar. Nitekim Hazret-i Ömer radiyallahu anh, yanında bir kimse medhedildiği zaman, medhedene şu üç şeyi sormuştu:
“–Sen onunla hiç komşuluk, yolculuk veya ticâret yaptın mı?”
Muhâtabı üçünü de yapmadığını söyleyince:
“–Zannedersem, sen sadece onun câmide Kur’ân okunurken başını salladığını gördün!” dedi. Adam:
“–Evet, yâ Ömer! Benim gördüğüm öyle idi.” karşılığını verdi. Bunun üzerine Hazret-i Ömer radiyallahu anh:
“–O zaman fazla medihte bulunma! Zira ihlâs, kulun boynunda yazılı değildir.” buyurdu.
Burada Hazret-i Ömer’in verdiği ölçü, dış görünüşe aldanmamaktır. Bir kimse hakkında doğru bir kanaat sahibi olmak için, onun fiillerine, beşerî münâsebetlerine ve muâmelâtına da bakmak gerektiğidir. Menfaati ile ilgili konularda imtihan verip geçer not almamış bir şahsın, sâlih biri olduğuna şâhitlik etmenin, yanlış bir davranış olduğudur.
Komşuluk da insanın gerçek hüviyetini ortaya çıkaran bir hâdisedir. İnsan, kötülüğünü gördüğü bir kişiden uzaklaşıp ondan kurtulabilir. Fakat kötü bir komşudan kurtulabilmek, bu kadar kolay değildir. Bu sebeple komşuyu iyi seçmek gerekir. Hattâ bu hususta; “Ev alma, komşu al!” sözü meşhur olmuştur.