Batı ile Rusya arasındaki Ukrayna üzerinden yürüyen nüfuz mücadelesinden galip çıkan Rusya oldu. Ukrayna’daki Rus yanlısı yönetimin devrilmesinde anahtar rol oynayan Batı’ya karşı Rusya rövanşı, Kırım’ı ilhak ederek aldı.
Malum, geçen Kasım ayında Rus yanlısı Ukrayna hükümeti, Avrupa Birliği ile anlaşmaya imza atmak yerine Rusya ile güçlü ilişkiler kurmayı tercih etmesinin ardından AB yanlısı göstericiler sokaklara dökülmüştü. Ardından da Ukrayna, Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını ilan ettiği 1991 yılından bu yana en kanlı günleri yaşamıştı. Nihayetinde Ukrayna Devlet Başkanı Yanukoviç muhalefetle uzlaşarak soluğu Rusya’da aldı. O kaos günlerinde Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti’nde hareketlenme oldu. Kırım Özerk Parlamentosu, Ukrayna’dan ayrılma taleplerini gündemi getirdi. Bu talep geçen ay ete kemiğe bürünerek, “Ukrayna’ya mı bağlı yaşamak istersiniz Rusya’ya mı?” sorusunun sorulduğu referanduma dönüştü.
Yüzde 12 dolayındaki Kırım Tatarlarının boykot ettiği referandumda nüfusun yüzde 60’ını oluşturan Rusların oylarıyla Kırım, Rusya’ya ilhak olmanın yolunu açtı.
Rusya’nın bir oldu bittiyle Kırım’ı ilhak etmesi karşısında Batı öfkeli. Ama yapabilecekleri pek bir şey yok. Batılılar, Rusya’ya karşı devreye soktukları ekonomik ambargonun fayda vereceğine kendileri de inanmıyor. Rusya’nın elindeki Batı’ya karşı kullanabileceği argümanlar ise çok daha etkili...
Batı ile Rusya soğuk savaş sonrası ilk kez bu denli ciddi bir kriz ile karşı karşıya. Genelde üçüncü ülkeler üzerinden yapılan bilek güreşi ilk kez doğrudan yapılacak. Rusya’nın elinde Batı’ya karşı kullanabileceği enerji gibi çok güçlü bir silah var. Bu silahı Avrupa’ya karşı kullanabilir. Ama enerji karın doyurmuyor. Rusya’nın bu silahını nakde dönüştürmesi gerekiyor. Evet, Rusya gazı keserek Avrupa’ya “donma” cezası kesebilir. Ama bu Rusya’ya günlük 100 milyon Euro’ya mal olacak. Bu da Rusya ekonomisini felç edebilir.
Bu bilek güreşinin, pek çok yansıması olacağı muhakkak. Bunlardan biri Türkiye’nin son dönemde çokça eleştirdiği BM Güvenlik Konseyi’nin yapısının değişmesi sürecini başlatabilir. Batı ile Rusya arasındaki bu krizin Türkiye açısından ortaya çıkartacağı bir diğer fırsat, Batı’nın Rusya’ya enerji bağımlılığını azaltan seçenekleri bulmaya zorlayacak. İlk akla gelen de Türkiye’deki enerji koridoru seçeneği olacak. Türkiye hem gelirleri artırma, hem de enerji çeşitlendirmesiyle daha uygun fiyatla gaza ulaşma imkanına kavuşabilir.
Kırım’ın, Rusya’ya ilhakın ortaya çıkartacağı sonuçlara gelince... Kırım Tatarlarının önünde bir tarafta haklarının iadesi konusunda yeterli adımları atmayan Ukrayna, diğer tarafta bu hakların iadesi konusunda taahhütlerde bulunan ancak tarih boyu yaşadıkları trajedinin baş sorumlusu Rusya vardı. Büyük bir ikilem içerisindeki Kırım Tatarları, referandumu boykot etti. Kırım Tatarları’nın bu boykotu Rusya tarafından nasıl değerlendirilecek? Her şeye rağmen Kırım Tatarlarına vaat ettiği taahhütlerini yerine getirecek mi? Bu önümüzdeki dönemin, cevabı beklenen en önemli sorusu olacak.
Moskova yönetimi, Kırım Tatar dilinin resmi dil olması, parlamentoda yüzde 20 sandalye ile temsil hakkı, belediye meclislerinde temsil hakkı, Kırım Tatar Milli Meclisi’ne yasal statü hakkı, 1944’te sürgün edilen Tatarların yurtlarına geri dönmelerini sağlayacak teşvikler gibi taahhütlerini yine de yerine getirecek mi? Rusya’nın taahhütlerini yerine getirip getirmeyeceği sorusu kadar merak edilen bir başka konu ya da endişe de denebilir; Kırım’ın, yeni bir Çeçenistan’a dönüşme ihtimali. Siyasi analizlere bakılacak olursa bu durum hiç de uzak değil. Sonuç olarak, ne Suriye ne Mısır’da cuntanın hukuksuzlukları ne de Körfez’deki kardeş kavgasının sonuçları görülmeyecek, gözler Ortadoğu’dan her geçen gün ısınmaya devam eden Karadeniz’e çevrilecek.