17.03.2014 15:10

Genç Haber Merkezi

5474

Yusuf Kaplan ile Genç Akademi`de unutulmaz bir söyleşi gerçekleştirdik.

Geçtiğimiz Cuma (14.03.2014), saat 18:50`de başlayan söyleşimiz gece saat 00:00`da sona erdi. 5 saatlik bir söyleşi de olsa biz yine doyamadık, tadı damağımızda kaldı...

Söyleşimizden kalan notlar şöyle:

- Heidegger, dil varlığın evidir, der. Batıda en büyük problem dilin, dolayısıyla varlığın yitirilmesidir.

- Dili yalnızca biz yitirmedik, Batı`da da Araplarda da bu problem var. Kahire`de bir kitapçıyı gezerken Müncid isimli bir ansiklopedik sözlüğe rastgeldim; ancak bu bizim bildiğimiz Arapça Lugat el-Müncid değil, başka bir lugat. Bu lugatte ne garip ki hicret maddesi yok. Hangi sözlük olursa olsun hicret deyince Peygamber Efendimiz`in hicretinden anlatmaya başlarsın. O kitapta alakasız şeylerden bahsediyor. İşte bu dilin ve şuurun yitirilmesidir.

- İnsan mesafeyi yitirirse hakikati yitirir. Mesafe kişinin kul olduğunu anlamasıdır. Mesafeden anlaşılması gereken bir diğer mana da “öteki”dir. Bu ülkeden gayr-i müslimler sürüldüğü için ötekiyi yani mesafeyi kaybettik. O yüzden kendimizi putlaştırıyoruz, kendimizi bir şey sanıyoruz.

- Bir Kur`an vardır, bir de Furkan. Burada bizim için asıl önemli olan Furkan`dır. Furkan, tefrik melekelerini harekete geçirebilme yeteneğidir. Furkan, kişinin Kur`an karşısındaki seyr-i sülûk hâlidir.

- Mümin mahsuniyeti ve masumiyeti birlikte yaşamalıdır. Bu ikisi kâmil olarak Hz. Peygamber’de vardır.

- Bizim kullandığımız ümmet kavramının içi boş. Ümmileşmeden ümmetleşemeyiz.Ümmileşmek de mahsuniyet ve masumiyetle olur. Bu havf ve reca arasında olma hâlidir.

-Ümmileşmek çağı tanıyarak, tanımadığını ilan etmektir. Hz. Peygamber hayatın ortasına gönderilmiştir. Ümmeten vasatan: vasat ümmet, merkez ümmet demektir. Onun da merkezinde Hz. Peygamber vardır. Hz. Peygamber “İlim Çin’de bile olsa onu alınız” derken Yemen’de, Bahreyn’de ticaret yapan Çinli tüccarlardan Çin’de yüksek bir kültür olduğunu duyduğu için Çin demiştir, başka bir yer dememiştir. Biz işin bu tarafını hiç düşünmüyoruz. Peygamberimiz çağının şahidiydi.

- Hümanizm, kişinin kendisini tanrılaştırma hâlinin adıdır. Kişi kendisini tanrılaştırmaya başladığından itibaren kişi olmaktan çıkar.

- Bizim tarihte pagan diye bildiğimiz paganlar, Batı`nın paganlığına göre masum kalır.

- Picasso, perspektifi yıkan adamdır. Perspektif, insanın tanrılaşma sürecidir. Pespektifle insan gözü görmenin merkezine yerleştirilmiştir. Malum, ki İsa Mesih`le Hz. İsa başka kişilerdir. İsa Mesih’in ortaçağdaki resimlerine baktığımızda bize direk bakar. Modern resimlerine baktığımızda sağa ve sola bakar yani o bize bakmaz; biz ona bakarız. İşte tanrılaşma budur. İnsan gözü görmenin merkezine oturmuştur. “Tanrı ona bakmaz, o tanrıya bakar”. İşte hümanizm budur.

- Sokrat bir baş belasıdır. Heidegger, düşünme çabası Sokrat ile bitmiştir, der.

- Bugün İslam’dan başka tarih yazacak bir havza yok. Latin Amerika, ne latindir ne Amerika. Düşünsenize, adamın adı yok, nasıl tarih yazacaklar. Asya`da ise Çin geliyor, diyorlar. Doğrudur, Çin geliyor; fakat yok olmak için geliyor. Çin kapitalistleşiyor. Batılılar, Çin’in geldiğini gördükleri hâlde İslamofobi oluşturdukları gibi bir Sinofobi oluşturmuyorlar. Neden? Çünkü Çin’in yok olacağını görüyorlar.

- Osmanlı kapitalizme direndiği için bilfiil çökmüştür ama aynı sebepten bilkuvve yaşamaktadır.

- Tarih yalnız adamların kanatlarında yükselir. Yalnız adamların zirvesi peygamberlerdir. Sezai Karakoç, yaşayan bir sahabedir.

- Okumayı bilmiyoruz. Okuma 100 sayfalık bir kitabı 5 sayfaya indirebilmektir. Okuma, temizlik faaliyetidir.

- Türkiye’de en önemli sorunlardan biri de birincil isimler tarafından ikincil metinlerin yazılmamasıdır. Yani giriş kitaplarını en iyi isimlerin yazması lazım. Birinci sınıf talebelerine asistanlar değil, en iyi profesörler ders vermelidir. Büyük ve ince meseleler ilkokul kitaplarına girmedikçe büyüyemeyeceğiz.

- Türkiye`de üniversite yok. Üniversiteler insan öğüten fabrikalar. Kişi kendisini yetiştirmesi lazım.

- Farklı alanlarda iyi dergileri takip etmek lazım.

- Usul olmadan vusul olmaz; ancak vusuldan vuslata erilir.

- Yer+çağ=iz

Fikir+oluş=varoluş (hiçleşme) İşte bu formül Sünnet-i Seniyye’nin formülüdür.

-Çağımızın en önemli adamı Bediüzzaman’dır. Bediüzzaman, İslamiyet, insaniyet-i kübradır, der. İslam insandan daha üst boyuttur. Bugün bazı Müslüman kılıklılar bile “ben sadece İslami açıdan bakmıyorum, insani açıdan da bakıyorum” diye cümle kurabiliyor. Bu bir faciadır.

- Bugün batılılar neden hep Hz. Peygambere Kuran-ı Kerim’den daha çok saldırıyor? Peygamberi olmayan bir din göçer de ondan. Protestanlık kilisenin duvarına “artık ben de İncil`i anlayabileceğim” yazmıştı.

- Sahabenin Hz. Peygamber`le kurduğu ilişki doğrudandı. Onun için doğurgandı. Bizim ilişkimiz dolaylı olduğu için doğurgan olamıyoruz. Kur`an İslam’ı demek, Luther İslam’ı demektir. Din insanın uyması içindir, insana uydurmak için değil.

- Modern selefilik, selefsizliktir. Asıl selefiler sahabenin izini sürenlerdir.

- Akval+ef‘al=ahval

- İlme’l-yakîn+ayne’l-yakîn=hakka’l-yakîn

İlim+İrfan=Hikmet

- Kant, “ergenlik çağına erdik, artık insan aklını kullanmalı” diyor. Aklını kullanamayan Avrupa`ydı. Bizim böyle bir sorunumuz yoktu ki.

- Vücud+vicdan=vecd

- İnsan vecdi yaşamak için vardır.

- Bize gazeteci, akademisyen, entelektüel bir şey veremez. Bize alim+arif=hakîm lazım.

- Eğer İstanbul fethedilmeseydi, İslam tarih sahnesinden çekilebilirdi. İstanbul köprü değil, hamamdır. Din, hayattır; medeniyet hayatiyettir.

- Yavuz Sultan Selim çok önemlidir. En alim padişahtır.

- Fatih, gemileri neden karadan yürütmüştür? Bunun asıl sebebini biliyor muyuz? Surların dibinde siviller yaşadığı için herhangi bir top atışında siviller de zarar göreceği için Şeyhülislam fetva vermemiş ve ona başka bir yol bulmasını söylemiştir. Fatih de bunun üzerine bu yolu bulmuştur.

GENÇ Akademi`de Cuma Söyleşilerimiz`in devam edeceğini bu vesileyle hatırlatmış olalım. Sizleri de Cuma Söyleşilerimiz`e bekliyoruz!