Genetik, aslında iki kavramdan oluşmuştur: Gen ve Etik. Bizim odaklanmamız gereken nokta, genetik mühendisliğine kendi etik yargılarımızla insanlarımızı yetiştirmek olmalıdır.
Bilimi boşayalı, yüzyıllar oldu. “Boş ol, boş ol, boş ol” diyeli, artık korkar olduk bilimden ve getirdiği her yenilikten.
Ama o yenilik eskidikten ve bayağılıştıktan sonra vazgeçemediklerimizden oldu hep. Astronomi, matematik vb. bilimleri tezgahımızda üretip, dünyaya sunmayalı asırlar geçti. Allah, “Oku!” dediği ilk andan itibaren bin dört yüzyıl geçti; ancak biz, okumanın -mânâ ve insanlık aleminde- İslamiyet çatısı ltında olması gerektiğini unutmuşçasına korkar olduk, bilimden ve getirdiği her yenilikten.
Şimdi yeni bir yavrusu doğuyor bilimin, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar(GDO)... Yine bağırılmaya başlandı “GDOlar, yaratılanları gerçek halden çıkarıyor. GDOlar genetiğimizi değiştirebilir. GDOlar ülkemizdeki çeşitliliği öldürecek...” Peki yalan mı söylüyorlar?Hayır, ama az önce demiştik: “bilim bizden ayrılalı çok zaman oldu.” Bu arada, Bilim boş durmadı tabi; kendine yeni eş buldu. Hep gelişti. Gözümüzü kapatsak da o hep arka kapıdan evlerimize girdi. TV oldu; bilgisayar oldu; elektrik oldu; hatta şimdi besin oldu!
Önceleri deniyormuş: “Petrolü kontrol ederseniz, ülkeyi kontrol edersiniz; ama yiyeceği kontrol ederseniz, halkı kontrol edersiniz” diye. Doğru ama eksik demişler. Çünkü GDOları kullanarak sadece yiyeceği değil; yakın zamanda petrolü de kontrol altına alabilirsiniz. Yurtdışında milyonlarca dolarlıkyatırımla açılan biyoyakıt işletmeleri, bunun bir kanıtıdır. Petrol fiyatının, ülkemizdekinin yarısı olduğu Amerika’da ve buna benzer ülkelerde, biyoyakıtların GDOlar kullanılarak üretildiğini düşündüğümüzde, biyoyakıtların ne kadar ucuz olduğunu hemen kavrayabiliriz
Felaket olabilir ama...
Evet, “felaket” olabilir; hatta birileri çıkıp, yaratılanı değiştirebilir. Özel niteliklere sahip çocukları olabilmesi için; aileler, Genetik Mühendisliğini kullanabilirler. Hatta kullanıyorlar! Birileri genetik mühendisliği yöntemleriyle “Bakın! Bu canlıyı ben yarattım (Haşa)” da diyebilirler. Hatta diyorlar! Birileri bu sözlerden yola çıkarak haber de yapabilirler “şu kişi Tanrı’yı oynuyor” diye. Hatta yapıyorlar! Bu noktada hemen “korku” güdümüz devreye giriyor; Bilim’in tümünü kendimizden uzaklaştırdığımız gibi şimdi GDOları kendimizden uzaklaştırıyoruz. Ülkemize sokmamaya çalışıyoruz ama sonraki gün markete gidip poşetler dolusu GDOlu yiyecek alabiliyoruz. Şu an dolabımızda duran besinlerin çoğunun GDOlu olması ne acıdır. Herkesin aklında aynı sorular dolaşıyor: “Peki bu durumda genetiğimiz değişmeyecek mi? Ülkemizdeki canlıların genetik çeşitliliği, GDOlu ve kısır besinlerin üretimiyle azalmayacak mı?” diye.
Yapmamız gereken kaçmak değil aksine...
Eğer kendi değer ve ahlâk yapımızla,genetik mühendislerimizi yetiştirmezsek o zaman gerçekleşecektir bu korkular. Hem ülkemizdeki çeşitliliği azaltmak için yurtdışından alınan GDOlar kullanılacak; hem belki petrolümüzü de kontrol altına alabileceklerdir. Yapmamız gereken kendi laboratuarlarımızı kurarak ithal ettiğimiz besinleri kontrol edebilmek, bilim insanlarımızı yetiştirip, kendi GDOlarımızı yararlı bir şekilde kullanmak için üretmek. Yani GDOyu tamamen silmek değil. Genetik, aslında iki kavramdan oluşmuştur: Gen ve Etik. Bizim odaklanmamız gereken nokta, genetik mühendisliğine kendi etik yargılarımızla insanlarımızı yetiştirmek olmalıdır.
“GDOya ne gerek var?” sorusu akla gelebilir. Ancak kalabalıklaşan ve iklim değişikliğinin arttığı bir dünyada -Mars’a kaçmaktan öte- küçük alanda daha yararlı ve fazla besinler üretmek daha kolaydır. BM Nüfus Fonu’na göre, dünya nüfusu 2010’da 6 milyar 908.7 milyona ulaşırken, 2050’de 9 milyar 150 milyonu bulacak. Bu durumda hem artan nüfusu doyurmak hem de oluşan hastalıklara derman bulabilmek için bir yol bulunmalıdır.
İnsanların beslenebilmesi için tahıl veriminin %80 artması gerektiğini bizzat Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü söylüyor. Tabi denilebilir “Allah, elbet tüm yarattıklarının rızkını vermeye kadirdir” diye. İşte asıl noktada burası oluyor zaten. Aslında Allah, bize genetik mühendisliği yöntemlerini ve GDOları bir rahmet vesilesiyle kullarını perde yaparak vermiştir. Ancak hangi ellere geçtiğine göre GDOlarla ya zulüm yapılabilir ya da ferah içinde yaşanabilir. Aynen bilim insanları, atomların parçalanmasını enerji üretmek amacıyla icat etmişken başka insanların atom bombasına dönüştürmesi gibi.