Eminim hepiniz çok güzel çekilmiş bir makro fotoğraf gördüğünüzde önce biraz şaşkınlıkla, sonra da hayranlıkla bu fotoğrafları seyredersiniz. Çünkü makro fotoğrafçılık; çıplak gözle göremediğimiz birçok detayı, ayrıntıyı, dokuyu, rengi ve güzelliği gözler önüne seren sihirli bir dünyadır sanki. Bu bakımdan makro fotoğraf çekmeye başlayanlar çok farklı bir kapıyı açtıklarını hemen farkederler. Bütün bu sebeplerden dolayı her fotoğrafa başlayanın hemen, ilk çekmek istediği konuların başında makro fotoğraflar gelir.
Objeleri çok yakından detaylı olarak çekmenizi sağlayan yöntem makro çekimdir. Günümüzdeki amatör ve yarı profesyonel dijital fotoğraf makinalarının hemen hepsinde makro çekim modu mevcuttur. Profesyonel makilerde ise çoğunlukla makro objektif kullanmak gerekir. Fotoğraf makinanızın menüsünde çiçek ikonuyla belirlenmiş olan makro mod, objeleri 10 cm’den daha kısa, hatta bazı modellerde 1 cm gibi mesafelerden detaylı olarak çekebilmenizi sağlar. Makro fotoğraf çekimi ilk başta zor gibi görünse de çok kısa bir sürede, hele güzel sonuçlarını almaya başladıktan sonra, çok zevkli bir çalışma alanı haline gelir. Saatlerini hatta günlerini makro çekimlerle geçiren fotoğrafçıları görmeniz her zaman mümkündür.
Fotoğraf köşemize zaman zaman makro çekilmiş fotoğraflar gönderiliyor. Ama çoğunlukla gerçek manada makro kategorisine girmedikleri için açıkçası onları genel fotoğraflar içinde değerlendirdik. Geçtiğimiz aylarda Zeynep Baysal’ın gönderdiği karahindiba tüyünün üzerinde su damlalarını gösteren fotoğrafı gerçek manada makro fotoğrafın bütün özelliklerini taşıması bakımdan köşemize gönderilen en güzel makro fotoğraf oldu. Netliği, detayları, arka plandan çok iyi soyutlanması, renkleri ve su damlalarının görselliği makro fotoğrafların sihirli dünyasından güzel bir kesit sunuyor bizlere. Konunun arka planının karmaşık olmaması nedeniyle karahindiba ve su damlaları bütün ayrıntılarıyla ve güzelliğiyle ortaya çıkmış. Ellerine sağlık diyoruz.
Ahmet Sait Akten’in sisler arasında yol alan gemi fotoğrafı hava şartlarının fotoğraf çekiminde ne kadar etkili olabileceğini gösteren bir fotoğraf olmuş. Sis, bulut, yağmur, kar, rüzgar gibi hava şartları ilk bakışta sanki fotoğraf çekiminde olumsuz bir durum gibi algılanır. Aslında bu tür hava şartları fotoğraf çekimi için çok özel zamanlardır. Başka zamanlarda çekme fırsatı bulamadığınız çok özel fotoğraflar çekme imkanınız olur böyle zamanlarda. Gemi fotoğrafı da sis dolayısıyla etrafından soyutlanmış, gökyüzü ile deniz birleşmiş ve sanki gemi havada uçuyormuş hissini vermiş. Teknik olarak geminin tam fotoğrafın ortasında değil de biraz daha yukarıya yerleştirmek gerekirdi. Böylece ön kısımdaki deniz genişler ve derinlik hissini artıran bir unsur olurdu.
Bazı fotoğraflarda gökyüzünü kareye neden bu kadar çok yerleştirdiniz diye eleştiride bulunuruz. Bazen de tam bunun tersi olur. Ayşenur Bakar’ın gün batımında deniz kenarında çektiği fotoğraf iyi ki gökyüzünü kareye bu kadar geniş yerleştirmişsin dediğimiz bir fotoğraf oldu. Bulutların dağılımı ve ışığın bulutlar üzerinde farklı renk tonlarında yansıması hem güzel bir renk ve şekil görselliği oluşturmuş hem de ufuklara doğru çok ciddi bir derinlik hissi kazandırmış. Ayrıca küçük iskeleye doğru yürüyen iki insan ve yakın planda görünen ağaç dalları fotoğrafa olumlu bir hareket kazandırmış.
Fatih Akın’ın asılı kuklaları gösteren fotoğrafı güzel düşünülmüş ve güzel uygulanmış bir kare olmuş. Farklı yönlere bakan kuklaların net ve arka plandaki insanların flu yapılması, kuklalara ilgiyi yoğunlaştırmış ve ana konuya hemen dikkatleri çekmiş. Bulun yanında flu insanların belli belirsiz hareketleri fotoğrafa ciddi bir dinamizm kazandırmış.
Seyfullah Kumru köşemize en çok fotoğraf gönderen okuyucularımızdan birisi. Ancak bu güne kadar çok az fotoğrafını yayınlama şansımız oldu. Anladığım kadarıyla fotoğraf üzerine ciddi emek veriyor ve çok farklı konuları çekmeye çalışıyor. Bize gönderdiği çalışmalarından anladığım kadarıyla fotoğrafçılık hususunda ciddi mesafe kaydetmiş durumda. Ama zaman zaman herhalde fotoğraf çekerken acele ettiğinden küçük ayrıntıları gözden kaçırabiliyor. Kadraj tercihlerinde küçük hatalara düşebiliyor. Bunlara da dikkat etse fotoğraflarının kalitesinin artığını hemen kendisi de fark edecektir. Portre fotoğrafı çekmek sanıldığından daha zordur. Çünkü hareket eden, duyguları olan, bir anı bir anına uymayan poz verdiği zaman doğallıktan uzaklaşan bir yapıdadır insan. Bütün bunlara rağmen Seyfullah kardeşimiz hayatın izlerini yüz hatlarında taşıyan bir insanın bütün duygularını fotoğrafta yansıtmayı başarmış. Yandan gelen ışığın yumuşaklığı ve yüzde oluşturduğu küçük gölgeler kırışıklıkları bir kat daha artırmış. Fotoğrafın birçok artısına rağmen baş kısmın yukarıdan kesilmesi iyi bir tercih olmamış. Bazı fotoğraflarda bu tür tercihlerde bulunabiliriz. Ancak bu örnekte kesme tercihi yanlış olmuş. Çünkü insanın başına örtüğü yöresel poşu fotoğrafa dairesel bir dinamizm kazandıran bir unsur. Fotoğrafı yukarıdan keserek gözün bu daireyi tamamlamasının önüne geçmiş oluyoruz.