
Birçoğunuzun daha önce böyle bir soruyla muhatap olmadığına eminim. Köklerimizi, tarihimizi okyanusun dibine gömüp ulaşılmasını engellemek adına yapılan hamlelerin en acısıydı dil devrimi. Türklerin, İslamiyet’i seçmelerinin ardından kullandıkları yazı dilidir Osmanlıca. Yüzlerce yılın birikimi Osmanlıca diliyle kayda geçirilmiştir. Elimizden kayıp gitmiştir bir süre sonra da. Gelgelelim, Osmanlıca bilmek tarihini bilmektir, kültürünü bilmektir en nihayetinde benliğini bilmektir.
Her ne cenahtan olursa olsun ülkemiz aydınlarının ortak fikridir entelektüelliğin ilk şartının Osmanlıca bilmek olması. Kendimizi, Frenkçeden değil, bize has penceremizden anlamak için bilmeliyiz Osmanlıca’yı. Peki, tarihimizle aramızda köprü vazifesini üstlenen Osmanlıca’yı günümüzde tam anlamıyla yaşatabilen, gelecek nesillere aktarabilen bir yayın var mı? Tam bu noktada karşımıza “Osmanlıca Eğitim ve Kültür Dergisi” çıkıyor.
Editörlüğünü Metin Uçar Serden-geçti’nin üstlendiği “Osmanlıca”, Ocak 2013’te yayın hayatına başladı. Üç ayda bir yayınlanan derginin 2. Sayısı da nisan ayında okuyucularıyla buluştu. Osmanlıca Dergisi, tarihimizle aramıza konan engelleri ortadan kaldırırcasına çıktı ortaya. Osmanlıca Dergisi, soğuk, duygusuz bir anlatım yerine okuyucuyu içine çeken bir üslup ile baş başa bırakıyor bizi. Dergide, Osmanlıca öğrenimini kolaylaştırmak için tarihi yapıların fotoğrafları, arşiv metinleri, el yazmaları ve karikatürlerden de yararlanılıyor.
Osmanlıca Dergisi, yalnızca bir eğitim dergisi olmak yerine aynı zamanda bir kültür dergisi vasfı da taşıyor. Dergi, dil eğitimi vermesinin yanında Osmanlıca’nın niteliğini, gerekliliğini, bize düşen sorumluluğu da gözler önüne seren makaleler ve röportajlara da sayfalarında yer veriyor.
Osmanlıca diline neşter vurularak tarihimize mesafeli durmamız öngörülmüş, çeşitli engellemelere maruz bırakılmıştık, lakin zaman bizi galip kıldı. İnsanımız tekrar özüne dönmek istedi. Osmanlıca boşluğumuzu doldurmamız adına elini taşın altına koymaksa Osmanlıca Dergisine nasip oldu.