Abdullah Tosun
"Bu yazı, GENÇ`teki Yazı Atölyesi köşesinde Metin Karabaşoğlu tarafından `Aralık 2013 Ayın Yazısı Adayı` olarak değerlendirilmiştir."
İnanç zayıfladıkça, idealler pörsüdükçe, mefkure uzak, çok uzakta kalınca kuruş duruşa hükmeder ve bozar. Fakat kuruşa göre duruşunu bozmayanlar eninde sonunda galip gelir. Kesin, net ve mutlak.
İnsanların ekseriyeti pek aceleci olduğundan akıbeti değil, ânı önemser ve tavrını kuruştan yana kullanır.
Tarihin küf kokulu, apaydınlık sayfalarını duruş sahibi insanlar süsler. Bu da yadsınamaz bir hakikattir. Lakin kuruşun kulları (köle anlamında) içinde bulundukları zaman dışında pek düşünemediklerinden tarihi ne merak ederler ne de okurlar, hele ibret hiç almazlar.
Postmodern çağın modern insanları için kriterlerin başında kuruş gelir. "Duruş önemli de, kuruş olmazsa olmaz ki." dediler ve kan kaybı başladı. Tarihteki göz alıcı sayfaların hiçbiri kuruş sahibi insanlar tarafından doldurulmamıştır.
Tarihi ve geneli burada bırakıp hale, hal-i pürmelale geliyorum. Bizde uzun ömürlü şirketler, kurumlar yok denecek kadar azdır. Bunun birçok sebebi vardır muhakkak, fakat kanaatimce olmayışının en büyük sebeplerinden biri "sürümden" (kelimenin sürüyle mutlaka alakası vardır, var mı epistemolojik bilgisi olan?) kazanma mantığıdır. Sürü-m gözü kapalı (sürünün gözü açık olsa da görmez) geldikçe kuruş artar ve kaliteden ödün verilir. Belli bir zaman sonra kalite kuruşa kurban verilir ve olan olur: Şirket, kurum kapanır veya sürü-m sürü-m sürünür. Kimse kuruşun duruşu bozduğundan dem vurmaz. Başka, başka, başka, bambaşka sebepler aranır, bulunur.
Bugün kuruşun darmadağın ettiği meselelerin başında eğitim geliyor. Belki de kapısından kuruşun en son gireceği kurumların başında eğitim kurumları gelmelidir, gelmeliydi. Çünkü eğitimi ve eğitim kurumlarını ikame eden, ayakta tutan ruhtur, duruştur. Ne yazık ki modern eğitimciler kendilerinden beklenen duruşu sergileyemeyince kuruşa yöneldiler ve eğitim yerini öğretime terk etti, etmek üzere.
Eğitim duruşla, öğretim kuruşla meşgul olur. Kuruş duruş doğurmaz. Duruş sağlam ve tutarlı olursa kuruşun âlâsını getirir. Lakin duruş sahiplerinin hülyası çok kuruş olamaz, olursa zaten sağlam bir duruş sahibi olamazlar. Mesele paradoks gibi görünse de değil.
"Sürümden kazanırız, sınıfa iki kişi daha gelse ne olur ki?" gibi cümleler bir duruşun olmadığının, kuruşun öne çıktığının açık kanıtıdır.
Kuruşun sesiyle kulaklarımız bugün başka sesler duymayabilir, ancak yarın duruş sahibi olmayışının faturası acı ve acıklı olabilir.
Eğitim herkesin hakkıdır, demek kuyumcu dükkanını demirle doldurmak anlamı taşımaz.
Eğitim kurumunun duruşu nedir: Bir eğitim politikası olan ve bu politikayı özümsemiş duruşu kuruşa yeğleyen muallimlere sahip olmaktır.
Duruş mu, kuruş mu?
Eğitim mi, öğretim mi?
Duruş sahibi yapan bir eğitim için el ele, gönül gönüle, gayrete, çabaya sarılmanın vaktidir. Haydi...