
Türkiye, hakikaten yönetilmesi zor bir ülke…
İç dinamikleri açısından yönetilmesi zor bir ülke…
Bulunduğu coğrafi konumu itibariyle zor bir ülke...
Hem içeriden hem dışarıdan gelen siyasi ayak oyunlarına, tehditlere, saldırılara muhatap olması yönüyle zor bir ülke…
Ancak tüm bu zorluklara rağmen son 11 yıllık süreçte bu yönetilmesi zor ülkenin, siyasi ve ekonomik anlamda sadece bölgesinde değil küresel ölçekte yıldızı parlayan bir ülke haline geldiğini cümle âlem kabul ediyor artık.
Kimi imrenerek, kimi kıskanarak kimi diş gıcırtadarak da olsa kabul ediyor…
Parametreleri değişen yeni Ortadoğu’da, özellikle Kuzey Irak bölgesel yönetimi ile imzalanan enerji anlaşmalarıyla enerjiyi kontrol eden bir ülke haline geleceği endişesiyle, İran’a uygulanan ambargonun kalkmasıyla Türkiye’nin ekonomik anlamda çok daha güçleneceği, en önemli handikapı cari açık problemini halledeceği endişesiyle, içerdeki iç huzuruna ayak bağı olan terör belasından kurtulacak olması kaygısıyla, o diş biledikleri Erdoğan’ın artık iyiden iyiye durdurulamayacağı endişesiyle panik halindeler.
İçerideki bir takım odaklar gibi onlarda kâbus görüyorlar.
Bu kâbustan uyanmak, bu yükselişin önüne geçebilmek için dört bir koldan saldırıyorlar. Her türlü vesileyi kullanıyorlar. Hedeflerine ulaşma noktasında her türlü ahlâksızlığı muübah görüyorlar. Bu yolda ayak oyunlarının, komploların, yıpratmaların, imaj katliamlarının bini bin para.
Kimler var çevre içerisinde?
Kimler yok ki; neo-con camiasından tutun da Ortadoğu’daki diktatör rejimlere, Batı’daki güç odaklarına, içerideki uzantılarına varıncaya kadar çok geniş bir cephe.
Dedik ya her vesile ile saldırıyorlar Türkiye’ye. Gerek Batılı ve gerekse Ortadoğu medyasına bakmak yeterli.
Türkiye’nin ve onun lideri Erdoğan’a yönelik, dudak uçuklatan, akla hayale gelmeyecek haber ve yorumların haddi hesabı yok. İnanılmaz bir yıpratma ve karalama kampanyası yürütüyor Doğulusuyla Batılısıyla Türkiye ve Erdoğan düşmanları. Batı medyasında gün aşırı çıkan ve Türkiye’nin imajına kast eden haberlere, “İslamcı Erdoğan’ın ülkesinde hamile kadın idam sehpasında doğum yaptığı” türünden komikten de öte haberlerle katkı sağlıyor Ortadoğu medyası. Güney Sudan’da darbenin planlayıcısı olduğu türünden tezvirata varıncaya kadar yalan ve iftira haberlerle akıl almaz bir yıpratma kampanyası yürütülüyor uluslararası medyada.
Hedefleri, içerideki Erdoğan düşmanlarıyla örtüşüyor; “Erdoğan’sız bir Türkiye.”
Neden? Çünkü Türkiye yönetilebilir ülke olmaktan çıkmaya başladı. Diktatörlerin koltuklarının sallanmasına neden olacak şekilde kötü örnek oluyor. Zalimliklerini, hukuksuzluklarını yüzlerine, yüzlerine vuruyor. Bu onlara göre kabul edilebilir bir durum değil. Onun için abandıkça abanıyorlar Türkiye’ye ve Erdoğan’a…
Sonuç olarak Gezi’deki darbe girişiminden sonra geçen ay yolsuzlukla mücadele adı altında başlatılan operasyon hiç kimsenin kuşkusu olmasın, Erdoğan’sız bir Türkiye hayalinin sonucudur.
Bu operasyon tarihî bir dönemeçte, yerel bir takım aktörleri kullanarak, uluslararası mahfillerde tertiplenmiş Erdoğan’ın ve Türkiye’nin yürüyüşünü durdurma operasyonudur, başka bir şey değildir.
Ama hiç heveslenmesinler, başaramayacaklar.
Türkiye’nin yürüyüşünü durduramayacaklar…
Artık olup bitenin farkında olan bir millet var.