Kendi kişisel tarihim açısından da,mazlum milletimin makus talihi açısından da son derece nazik bir devreye şahitlik ediyoruz. Umarım ki sizler neden adaylığa müracaat ettiğime ilişkin açıklamalarımı tatmin edici bulacaksınız, çünkü şu an tarihi bir mücadele veriyoruz. Bu mücadele milletimizin kendi evlatlarını kendi başına geçirme mücadelesidir. Bu mücadele vatanın hakiki bir evladını vatan için hizmet anının gelip gelmediğine karar verme mücadelesidir. Ama müsterih olunuz efendim, sahipsiz siyasetin, mazlum milletin ve makus talihin dönüm noktası gelmiştir.
Affınıza mağruren şahsi hikayemle başlamak isterim. Bir orta Anadolu kasabasında doğmuşum. Orta derken tam ortada bir yer olduğunu özellikle vurguluyorum. Ölçtüm, biçtim; tam da doğu ve batının ortasındayım, bunun ne ilginç bir sembolik anlamı var, dikkat etmenizi istirham ederim. Evet, doğu ile batı sentezinin şahsımda gerçekleşeceğini, Avrupa’nın tekniği ile Asya’nın irfanının naçiz bedenimde imtizaç edeceğini saklayarak bir tevazu gösterisinde bulunmayacağım. Bu bana haritanın değil, haritaları şekillendiren Yüce Yaratan’ın bir ikramıdır.
Annem ben doğmadan önce kapısına gelen garip bir zattan bir mendil almış. O zat “kızım bu mendil meclislere layık bir mendildir” demiş ve sır gibi ortadan kaybolmuş. Rahmetli dedemin, bir kez gördüğü kundaklı halime bakıp “hay maşaallah vekil olacak çocuk” dediği rivayet edilir.
Ailem orta halli bir aileydi, ama hep Meclis TV’yi seyrederdik. “Hay maşaallah ne vurdu, hay canına kurban ne güzel oturttu” gibi haykırışlar eşliğinde çakılı kaldığımız Meclis TV oturumları çocukluk dönemimin en güzel hatıraları arasındadır. Ben de herkes gibi en yakınımızdaki mahalle ilkokuluna gittim, ama okulun isminin Milli Egemenlik İlkokulu olmasına ne buyuracaksınız? Ben sadece anlamlı bir gülümseme ile keyfiyeti yüksek idraklerinize havale ediyor ve geçiyorum.
Mahalle maçlarında hep eksik kadroyu tamamlayan adam olurdum ki bunun da oylamalarda kritik bir görev üstleneceğime dair bir işaret olduğunu zannediyorum. İşaret demişken, bugün sabah namazı sonrası net bir şekilde rüyamda gördüğüm şu sahneyi bir hoşluk olması açısından paylaşmak isterim.
Muhterem seçmenlerim ve ben genişçe bir odadayız. Arkada muhterem liderimizin silüeti beliriyor. Hepimiz şaşırıyoruz. Ama silüet birden havada süzülüp içime giriyor. Ben seçmenlerime liderimizin o tok sesi ile konuşuyormuşum.
- Allah Allah, hayırlar inşaallah…
- Evet ben de öyle diyordum, hııı? Hanım?
Sen ne arıyorsun burada hayırdır?
- Hay Allahından bulmayasın e mi, ne kadar zamandır uğraşıyorum, kalkmıyorsun, kaç defa dedim tok karınla yatma böyle her bulduğun yere diye, yine vekillik rüyası gördün değil mi?