İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin iktidara gelmesinden bu yana İran ile Batı arasındaki buzların erimeye başladığına ilişkin haberler geldikçe İsrail ve ABD’nin körfezdeki müttefiklerinin kaygıları artmaya devam ediyor.
İyi de ABD, İsrail Ortadoğu’daki ön karakol vazifesi görevi yapan dostuna, her anlamda kanını emdiği Körfez’deki finansörlerine ihanet edebilir mi?
Görünen o ki bundan ne İsrail ne de başta Suudi Arabistan olmak üzere ABD’nin sadık müttefikleri pek emin değil. İsrailli yetkililer; “blöf yapmıyoruz gerekirse tek başımıza kalsak da İran’ı vururuz” diyerek bu konuda ABD’ye güvensizliğini ortaya koyuyor.
Suudi Arabistan’ın, İran ile Batı arasındaki uzlaşının boyutlarından duyduğu tedirginlik Riyad yönetiminin Pakistan’dan nükleer silah alımı konusunda anlaşmaya vardığı yönündeki haberlerden anlaşılıyor. Hatta Suudi Arabistan’ın İsrail ile İran’a muhtemel bir operasyonda ortak hareket edeceği iddiaları ortalıkta dolaşıyor…
ABD’nin İran ile yakın planda bir uzlaşı noktasına varacakları konusuna pek ihtimal verilmiyor. Ancak bunun ilanihaye sürmeyeceği de belirtiliyor. Zaman alsa bile Washington’un, Asya hamlesi sebebiyle eninde sonunda, İsrail, Suudi Arabistan ve Batı’daki kimi müttefikleri karşı çıksa da kaçınılmaz olarak İran ile uyum yakalayacağının altı çiziliyor. Aynı şekilde İran’ın uluslararası yaptırımlar nedeniyle ekonomik anlamda inanılmaz zor günler yaşıyor. Yaptırımlar nedeniyle İran’ın 2012’den bu yana 130 milyar dolar kaybettiği vurgulanıyor. Dolayısıyla İran’ın da bir şekilde geri adam atması kaçınılmaz gözüküyor. Hayal gibi gelebilir ama ABD ile İran’ın stratejik ortak olduğu bir Ortadoğu nasıl olur acaba? Hayal gibi gözükse de söz konusu Ortadoğu ise hiçbir şey sürpriz olmaz gibimize geliyor.