Bir fotoğrafla çok şey anlatmaya çalışmamalıyız!
Burada şu ana konuları yeniden  hatırlatmakta fayda var. Birincisi fotoğrafı en sade şekilde çekmeliyiz.  Kareye çok şey katacağız derdinde olmamalıyız. Çünkü bir karede çok şey  anlatmaya çalışırsak hiçbir şeyi tam olarak anlatamayız. ‘Sadelik çok  şey anlatır’ sözü  kulağımıza küpe olmalı. Sade fotoğrafların görselliği  ve vuruculuğu karmaşık fotoğrafa göre çoğu zaman daha yüksektir.
Buradan yola çıkarak fotoğrafta neyi çekiyorsak ilk bakışta o görünmeli. Burada kuşları çekiyorsak bakan onu hemen görmeli. Çektiğimiz ana konunun çevresiyle ilgili bilgiler vermek için kadrajı biraz geniş tutabiliriz. Ancak ana korunun görünmeyeceği kadar da genişletmemeliyiz. Bakkalın tezgahını sadece kuşların içinde olduğu bir bölümüyle (fotoğraf 2) karemize alsaydık, kuşların hemen göründüğü çok daha çarpıcı bir fotoğrafımız olurdu.
Fotoğrafçılar  için satıcılar her zaman ilginç fotoğrafların kaynağı olmuştur. Çünkü  her zaman sürprizlere açık bir 
meslektir. Satılanlar, satıcılar,  müşteriler, davetsiz misafirler, kediler, köpekler, kuşlar değişkenlik  gösterir ama hiç eksik olmaz. Hüsnü Maraşlı’nın attar  kuşlar ismiyle  gönderdiği fotoğraf bunun tipik örneklerinden birisi olmuş. Konu güzel  bir konu, misafir kuşlar da iyi denk gelmiş.  Hüsnü kardeşimiz de  fırsatı kaçırmamış. Hemen fotoğrafı çekmiş. Fotoğraf net ve ışık ayarı  da dükkanın içinde kalan karanlık kısmı  görmezden gelirsek iyi durumda.  Ancak genel fotoğraf içinde kuşlar çok küçük kalmış ve ilk bakışta  görünmüyor. İster inanın ister  inanmayın ilk baktığımda kuşları  göremedim. Oysa fotoğrafın ismi ‘attar kuşlar’dı. Acaba kuş nerede diye  yeniden bakınca ancak  farkedebildim.
. Alperen Torun köşemizin iyi takipçilerinden birisi anladığım kadarıyla. Bize zaman zaman fotoğraflar gönderiyor. Fotoğraflarının çoğunda belli kaliteyi ve ince işçiliği yakalayabiliyor. Gönderdiği fotoğraflarından anladığım kadarıyla konu sıkıntısı hiç çekmiyor. Bir çoklarının görmediği küçük fırsatları bile kaçırmıyor. Bu çok iyi bir şey. Mutlaka kendisine çok faydası oluyordur.  Fotoğraflarından bunu zaten anlayabiliyoruz.
Bu fotoğrafıyla ilgili kısa bir iki hatırlatma yapmakta fayda var. Birçok bakımdan gerekleri yerine getirilmiş bir fotoğraf. Ancak yaptığı bir tercih nedeniyle fotoğrafın büyüsü yeterince ortaya çıkmamış. Bu gibi yanan ateş fotoğraflarını flaşlı olarak çekmemiz çok uygun bir tercih değil. Eğer bu fotoğrafı flaş kullanmadan çekseymiş, çok güzel bir fotoğraf olurmuş. Çünkü flaş,  ateşin ve közlerin rengini, varsa dumanı, ateşin etrafına yaydığı o yumuşak ışık tonlarını ve gölgelerini yok etmiş. Ayrıca flaş nedeniyle siyah çaydanlık adeta ‘ben burdayım!’ diye bağırıyor. Flaş  olmasaydı çaydanlık daha yumuşak ışık altında sadece bir yönüyle kareye girer ve fotoğrafa gizem kadardı.


