Her şeyin İslamisi çıktı ya, bu eğilim aklı başında her Müslüman’ın üzerinde ciddi ciddi oturup düşünmesi gereken vahim bir duruma işaret ediyor. Zamanımızda tiranlığını ilan etmiş popüler kültür, karşısındaki tek ciddi rakip olan İslam ile birçok cephede kıyasıya bir mücadele yürütüyor. Bizde nispeten gelenek üzerinden yürüdüğü için farkında değiliz ama güneşin battığı yerde bu mücadele çok daha görünür ve etkisi hissedilir bir seviyede yürüyor. Geçenlerde Islamische Zeitung Editörü Sulaiman Wilms “Alman Müslüman Gençliği ve Kafa Karıştıran Kimlikler” başlıklı bir makale yazdı. Wilms siyasi hedefleri de olan geleneksel İslam’ın yeni nesle ulaşmadaki başarısızlığının, gençleri, popüler kültür ile İslam’ı bir araya getirdikleri ilginç bir melez kültüre ittiğini söylüyor. O’na göre yapılması gereken Müslüman popüler kültür adını verebileceğimiz bu eğilimin ne kadarının kötü ne kadarının iyi olduğunu belirlemek. Yerinde tespitler bunlar. Aslında bir adım daha ötesi söylenebilir. Bu kendiliğinden gelişen sürecin önüne geçmeye çalışmak lazım. Nasıl olacak peki bu? Aynen marka ve itibar yönetimi gibi popüler kültürün manevraları karşısında benzeri stratejilerle hareket eden bir inanç algısı yönetimi ortaya koymakla… Diğer türlü çıkıp kendisini ve kardeşini popüler kılmaktan başka bir gayesi olmayan şarkıcı tiplerin mukaddesatı sakız gibi çiğnemesinin önünde sadece kızmaktan başka bir şey yapamayız.