Ayşegül Genç - Sami Yaylalı
Facebook’a Alternatif: Diaspora
Facebook’a alternatif olarak başlatılan ve onun gizlilik ilkelerine uymayışına ve ihlallerine karşı dört üniversiteli genç tarafından geliştirilen Diaspora projesi insanları umutlandırmış ve bu projenin hayata geçmesi için kurucularına binlerce dolar yardım yağmasına neden olmuştu.
Fikir, yardım ve destek iyi olmasına rağmen gençlerin tecrübesizliği ve olayın onların kapasitesini aşması sonucunda henüz tek bir kod bile yazılmadan Diaspora beklentilerin ağırlığı altında ezilmeye başladı. Bloggerler, teknoloji uzmanları, açık-kaynak meraklıları onların dünyayı zorbalık ve baskıdan kurtarmasını bekliyordu. Açılacak bu yeni sosyal paylaşım sitesi bir umut olacaktı. Lakin sitenin açılış tarihi 15 Eylül 2010 kamusal bir fiyaskoya dönüştü. Çok fazla güvenlik açığı ve virüs vardı. Eskiden projeye hayran olanlar, ortaya çıkan sonucu görünce hemen arkalarını döndüler. Şirket bocaladı, toplanan para bitti. Daha da kötüsü 12 Kasım’da kurucu üyelerden bir genç intihar etti. Annesi oğlu bu projeye devam etmek yerine okulda kalsaydı stres yüzünden intihar etmeyeceğine inanıyordu.
Projeyi yeniden canlandırma çalışmalarına rağmen şimdilik bir geri dönüş olmadı, Diaspora küçük bir sosyal ağ olarak hayatına devam ediyor.
Diaspora Kara Hindiba Çiçeğine Benzer!
Diaspora kelimesinin tam olarak neyi ifade ettiğini bir bilgeye sormuşlar, o da beraberinde kırlarda dolaşan öğrencilerine kara hindiba çiçeğini göstermiş ve şöyle demiştir: “Bu çiçek tohum halindeyken tüysü bir yapıya sahiptir, en ufak rüzgar bile onun bu tüysü yapısını bozup dağıtabilir ve çok uzaklara doğru uçurabilir ancak bu tohum bazen de bir bütün halinde sapından kopar ve küre şeklinde uçarak havada sert bir yüzeye çarpınca dağılır.” Ardından da bir kara hindiba tohumunu koparmış ve tüyasü yapıya doğru üfleyince öğrenciler her bir zerrenin gerçekten havada dağıldığını görmüşler.
Kopuntu Ruh
Orijinal ismi Soul Diaspora olan film. Konusu özetle şöyledir: 90’lı yıllarda Los Angeles eyaletinin Van Nuys şehrine kendilerine CA ismini veren çok farklı ülkelerden bir gurup insan gelir. Oraya yerleşirler ve birliktelikleri hayatlarının seyrini değiştirir. Filmin içinde geçen ve karakterler arasında sıkça sorulan soru “Evin neresi?”dir. Hiçbiri tam olarak “Benim evim şurasıdır” diyememektedir, diyebilenlerin de başına geçmişte kötü şeyler geldiği defalarca vurgulanmaktadır. Filmin yönetmeni olan Nijeryalı Odera Ozoka bu filmle Amerika’daki ayrımcılığın sadece zencilere değil 3. Dünya ülkelerinden gelen herkese uygulandığını göstermek ister.
Ahıska Türklerine Ne Olacak?
Günümüzde Gürcistan sınırları içerisinde bulunan Ahıska bölgesi Türkleri, II. Dünya Savaşı sırasında Stalin tarafından sürgüne tâbi tutuldu. 1944 yılında iki saat içinde tren vagonlarına doldurulup Orta Asya’ya sürülerek Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a yerleştirildi. 24.000 civarında Ahıska Türkü şehit edildi birçoğu da sakat kaldı. Gürcistan 2006 yılında Ahıska Türklerini geri çağırmış, lakin prosedürler henüz tamamlanamamıştır.
Gürcistan’a dönüş için bekleyen ve bugün Orta Asya ve Kafkasya’da yaşayan Ahıska Türkleri’nin sayısının 500 binin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Son yıllarda, on ayrı ülkeye yayılmış olan Ahıska Türkleri bir araya gelip koordineli çalışmayı ve etkili bir diaspora oluşturmayı planlamaktadırlar.
Diaspora Nedir? 
Eski Yunancaya ait bir kelime olup TDK’ya göre “kopuntu” anlamına gelmektedir. Sözcük hem kopmayı hem de koparak başka bir yerde azınlık olarak yaşamayı ifade eder. Bilinen en eski diaspora Yahudi diasporasıdır. Yahudiler, binlerce yıldır yaşadıkları Filistin’den, MS 70 yılında, putperest Roma İmparatorluğu tarafından sürülmüşler ve daha sonraki 19 asır boyunca diasporada yaşamışlardır. Bu dönem boyunca özellikle Hıristiyan ülkelerde çoğu zaman baskı ve zulüm görmüşler, defalarca yurtlarından sürülmüş, hatta toplu katliamların hedefi olmuşlardır.
Modernliğin Bizzat Kendisi Bir Diasporadır!
Modern dünyada insan her daim kendisini evinden uzakta hissetmektedir. Son zamanlarda sosyologlar bu konuda pek çok araştırma yapmış ve son iki yüz yıldır modernliğin beraberinde getirdiği sanayileşmenin ve kentleşmenin insanları yerlerinden ettiğini, modern insanın sürekli aidiyet sorunu yaşadığını belirtmişlerdir. Kozmopolit bir ortama düşen insan ne geriye dönebilmiş ne de uyum sağlayabilmiştir. Nostaljiye sığınarak kendisine bir ev inşa etmeye çalışmış, lakin nostaljinin bizzat kendisi de tüketim çarkının bir metası haline geldikçe modern insanın “yurtsuz”luğu pekişmiştir. Pek çok insan geçici de olsa bu yurdu ideolojilere bağlanmakla bulmuştur. İnsanın devrimlere, özgürlük savaşlarına ya da dini inançlarına bağlanarak kendisini tanımlaması belki de bir yurt arzusundan başka bir şey değildir.
Zaten Adem atamız ve Havva anamız cennetten dünyaya gönderildikleri andan itibaren hepimiz diasporayız. Böyle düşünebilirsiniz. Ama özünde Müslüman için iki doğunun ve iki batının Rabbine iman vardır. Ayrıca onun için yeryüzünün tamamı mescid kılınmıştır. İnsan Rabbine yaklaştıkça evine de yaklaşmaktadır.
Milel ve Nihal Dergisinden Özel Sayı
Şinasi Gündüz ve Yasin Aktay’ın çıkardığı uluslararası hakemli akademik bir dergi olan Milel ve Nihal Dergisi 5. cildin 3. Sayısını “göç, hicret ve diaspora” konularına ayırmıştır. Bu kavramların birbirleri ile olan ilişkisine ve bu kelimelerin siyaseti nasıl şekillendirdiğine dair doyurucu makalelerin olduğu sayıyı internet üzerinden okuyabilirsiniz. (Dergi en son 2011’de çıkmış. İnşallah devamı gelir diyoruz.)
Kırım Diasporası ve Tepreş
Kırım halkı 1783’te Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesinden sonra 1917’e kadar dalgalar halinde bir dizi göç için zorlanmıştır. Rus sömürgeleştirme politikalarının sonucu olarak büyük ölçüde sosyal ve ekonomik yaşam ile bağları kopmuştur.
Bu kez de II. Dünya Savaşı’nın ortasında, Rus Çarı tarafından Nazi Almanya’sına yardım ettikleri gerekçesiyle, Kırım’da var olan Tatarlar bu bölgeden sürülmüştür. Bu da zorunlu göçün en son olanıdır. Bu nüfus için genelde, diasporadan ziyade sürgüne gönderilen bir toplum olarak bahsedilse de “Kırım ve Tatar diasporası” şeklinde beraber anılırlar.
Ayrıca Yrd. Doç. Dr. İlhan Ersoy’un “Kırım Tatar Ritüeli ‘Tepreş’ ekseninde Diaspora, Kimlik ve Müzik” adlı kitabı ödüllü bir kitap olup bu alanda geniş bilgiye yer vermektedir. (Tepreş kırım Türklerinin hıdrellez sonrası kutladıkları bir bahar bayramıdır.)
Mankurdistan
Mankurt kelimesini dünyaya, Nobel Edebiyat ödüllü Müslüman Kırgız yazar Cengiz Aytmatov öğretti. Başlarına deve işkembesi geçirilerek işkence edilen ve akıllarını yitirerek kendilerini kullanmak isteyenlere bilinçsizce hizmet eden kişi ve milletleri sembolleştirmek için kullanılmaktadır Mankurt kelimesi. Ülkelerinden koparak Amerika ve Avrupa’ya göç eden, oralarda adeta köle gibi çalışırken kendilerinden sonra gelen nesillerinin adeta mankurtlaştığının farkında olmayan, öz kültür ve geleneklerinden kopmuş Türklerin bulunduğu yerler için Mankurdistan kelimesini kullanıyordu üstad.
Ermeni Diasporası
Rusya, Amerika ve Fransa’daki Ermeniler kendilerine Ermeni Diasporası demektedir. Fakat Türkiye, Suriye, İran gibi Ortadoğu ülkelerindeki Ermeniler diaspora ifadesini kabul etmeyerek kendilerinin öz yurtlarında olduklarını düşünmektedirler. Ermenilerin diaspora haline gelmesindeki en büyük nedenler: Dünya savaşları, 1915 Osmanlı topraklarından tehcir, Sovyet Rusya baskısı, 1988 Spitak Depremi, Karabağ savaşıdır. Ermeniler Amerika ve Fransa’da lobi faaliyetleri yürütmektedirler. Ermenistan asla güç yetiremediği birçok kararı bu ülkelerdeki Ermeni lobileri politikacılara baskı yoluyla aldırmışlardır. Dünya çapında soykırım iddiasını dillendiren de Ermenistan değil Ermeni diasporasıdır.
Omega Vibes
Omega Vibes grubunun 1999 yılında Yunanistan’da yayınlanan Diaspora albümü başta ülkemiz olmak üzere dünyanın birçok yerinde dinlendi. Albüme ismini veren Diaspora şarkısı müzik bakımından eşsiz bir eserdir, sözleri de oldukça ilgi çekicidir. Şarkının içeriğinde Almanya’da endüstriyi inşa edip, yeni bir toplum kuran Türk ve Yunanlardan bahseder. Yani “İki düşman gözüken millet orada Almanya’nın menfaatleri için hizmet etmektedir” der. Şarkının son kısmında İzmir ve Delhi özlemi dile getirilir. Bunun sebebi de grubun üyesi olan Dimitris Panopoulos’un aslen Hintli, grubun diğer üyesi olan Eva Tselidou’nun ise aslen İzmirli olmasıdır.