Öğrenciler “size” çok, “söze” az bakar…
Geçtiğimiz ay, Samandıra Gençlik Merkezi’nde 6. ve 7. sınıf öğrencilerle birlikte oldum. “Kitap Okumanın Önemi” başlıklı bir konuşma yaptım. Sıkılabileceklerini tahmin ettiğim için mümkün olduğunca renklendirmeye ve zenginleştirmeye çalıştım sözlerimi. Canlarını sıkmamak için çabaladım; kitapların çikolatadan ve maçlardan daha lezzetli bir şey olduğunu ifade etmeye gayret ettim. “Kitabın görüntüsü yürekten üzüntüyü kovar” diyen Faslılara selam göndererek kitapsız bir hayatın nasıl da korkunç olabileceğini anlatmayı denedim…
Öğrenciler merakla ve dikkatle dinlediler. Soru-cevap faslında en sevdiğim çocuk kitaplarından bahsetmemi istediler. Birkaç isim saydıktan sonra özellikle Cahit Zarifoğlu’nu tavsiye ettim onlara.
Konferansın sonunda, idareci odasında programın tahlilini yaptık, öğrenciler üzerine değerlendirmelerde bulunduk. Bir ara “bu gibi konferansların çoğunda akılda ya bir cümle kalır ya da iki” dedim. Konu konuyu açtı ve şu noktada hemfikir olduk: “Anlatılanlardan daha çok anlatan kişinin hâli, tavrı, duruşu, hareketleri etkiliyor çocukları…”
O an orada olan bir Edebiyat öğretmeni, hemfikir olduğumuz bu düşünceyle ilgili bir hatırasını paylaştı bizimle. Bir yandan tebessüm ettim, bir yandan da öğrenci psikolojini ve genel hâlini özetlediği için çok ibretlik buldum.
Edebiyat öğretmeni anlatıyor:
“Yıllardır dersine girdiğim bir öğrenci vardı. Ona bir gün ‘bunca yıl birlikteyiz, beraberiz, söyle bakalım bugüne kadar benden ne öğrendin, aklında ne gibi hatıralar kaldı?’ diye sordum. Düşündü, şöyle dedi: ‘Hocam günün birinde birlikte geziye gitmiştik, siz orada bana köfte ekmek uzatmıştınız, bunu hiç unutmuyorum.’ Ardından da öğrencim şunu ekledi: ‘Bir de yemeğe başlanacağı sırada bir dua etmiştiniz, o da aklımdan çıkmıyor.’ Görüyorsunuz ya, senelerdir Edebiyat anlatıyorsun, seninle ilgili akılda bu kalıyor, gerçekten de kime neyin nasıl tesir edeceğini bilmek zor…”
Bu hadiseyi dinlediğim günden beri “köfte-ekmek” ikilisi başka manalar ifade ediyor benim için. Öğrencilerin gönül dünyasında sözlerden daha çok hâllerin ve hareketlerin kaldığını hatırlatan temsiller olarak kalacaklar belleğimde…