
Başta Suudi Arabistan olmak üzere Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn gibi Körfez ülkelerinin darbeci Sisi yönetimine verdikleri destek çokça konuşuldu.
Mursi döneminde elini cebine atmayan Körfez ülkeleri darbe sonrası 16 milyar doları cuntanın emrine sundular. Hatta, Suud Kralı Abdullah sadece bu jest ile de yetinmedi. Ahir ömründe bir hata daha yaparak darbeye karşı direnenleri “terörist” diye yaftaladı. Cunta yönetimini mânevi olarak da motive etti. Doğru yolda olduğunu, sonuna kadar gitmesi gerektiğini telkin etti.
Körfez ülkelerinin Mısır’daki cunta yönetimine karşı bu politik duruşlarının kendi özgür iradeleriyle belirleyip belirlemedikleri sorunu bir kenara bırakalım da bir başka sorunun cevabını bulmaya çalışalım;
Körfez ülkelerin saçıp durdukları bu milyar dolarlar Mısır’daki cuntayla birlikte kendilerini kurtarmaya yetecek mi acaba? Ortadoğu’nun en sivri dilli kalemlerinden bir olarak kabul edilen Abdülbari Atwan, körfez ülkelerinin aman koltuklarına zeval gelmesin diye harcadıkları milyar dolarları, tedavi etmeyen ancak ağrıları geçici olarak öteleyen ağrı kesiciye benzetiyor.
Korkunun ecele faydası yok. Değişim-dönüşüm süreci bugün olmasa da yarın mutlaka onların kapısını da çalacak. İşte o gün, bugün yapıp ettikleri cürümlerin hesabı kendilerinden sorulacak!