Dünya Bülteni (www.dunyabulteni.net) dünyadan her tarafından haber veren bir web sitesi. Özellikle İslam dünyasına ilişkin haberleriyle, küresel medyanın kuşatması altındaki bizler için bir nefes alma imkanı sağlıyor. Sitenin editörü Akif Emre ile Dünya Bülteni’nin muhtevası ve hedefleri hakkında konuştuk:
Dünya Bülteni ne yapmak için yayında?
Dünya Bülteni isminin de çağrıştırdığı gibi tüm dünyayı ilgi alanı içinde gören bir yayın anlayışını geliştirmeye çalışıyor. Her şeyden önce Dünya Bülteni’nin çok dilli bir haber portalı olması ne yapmak istediğinin ipjuçlarıını vermeye yeterli.
Yayın konseptini şöyle özetleyebiliriz: Türkiye’de olup bitenleri, daha doğrusu Türkiye’nin doğru anlaşılması için Arapça ve İngilizce konuşan/anlayan coğrafyalarla iletişim kanalı açmak. Diğer tarafta dünyadaki gelişmeleri de belli bir perspektiften Türkiye’ye aktaran bağımsız bir yayıcılık geliştirmek. Önceliğimiz Türkiye’nin kültürel hinterladında yer alan coğrafya. Daha geniş anlamda küresel gelişmeler ilgi alanımıza giriyor.
Merkez medya ve iletişim/haber ağlarının prizmasında kırılmaya uğrayan gerçekleri gösterirken, görmezden geldikleri gerçekleri de gün yüzüne çıkarmaya çalışıyoruz. Yeryüzündeki tüm Müslümanların karşılaştıkları sorunlar nasıl ilgi alanımıza giriyorsa haksızlığa uğrayan dini,dili, rengi ne olursa olsun her insan ilgi alanımıza girer. Alternatif bir haber dili yakalamaya çalışıyoruz. Alternatif bir iletişim ağı kurabilmenin bu alanda oluşan tekeli karşınıza almak anlamına geldiğinin de bilincindeyiz.
Muhatap kitlenizi nasıl tarif ediyorsunuz?
Muhatap kitlemiz öncelikli olarak uluslararası sorunlarla kendini bir şekilde ilgili hisseden herkes. Bu herkesin içine diplomatlar, gazeteciler, siyasetçiler girdiği gibi dünyanın bir köşesinde yaşananlara kayıtsız kalamayan insani sorumluluk duygusu taşıyan aydın kesim de giriyor diyebiliriz.
İnternete devasa bir bilgi çöplüğü gözüyle bakanlar var. Dünya bülteni bu kadar sitenin ve bilginin içerisinden sıyrılmayı başarabilecek mi? Nasıl?
Şimdiden farklı bir yer edindiğini söyleyebiliriz. Bir kere Türkiye’de olup bitenlerle ilgilenen yabancı ülkelerdeki diplomat, gazeteci, siyaset adamı belli bir kesim İngilizce ve Arapça yayınlarımızı takip ediyor ve etmek ihtiyacını hissediyor.
Türkiye’de de evrensel ilgileri olan, özellikle burada yaşananlarla küresel sorunlar arasındaki ilişkiyi çözmek isteyen belli bir bakış açısını edinmiş bir okuyucu kitlesi var. Yaptığımız haberler kimi zaman kaynak gösterilerek çoğu zaman da kaynak belirtilmeden haber yapılması, referans alınması bilgi kirlenmesi içinde farklı bir düzeyi yakaladığını gösterir sanırım.
Özellikle İslam dünyası kendi sorunlarını anlamada dezenformasyonla malül durumda. Buna karşı olup bitenleri anlamaya ve anlamlandırmaya yönelik yapılacak yayın mutlaka önemli boşluğu dolduracaktır.