Sahip olmanın tutsaklık anlamına geldiği...
Sahipliğin ruhları kirletttiği bir zamanda,
Sana sahipliği ile arınacağın şeyler söyleyeceğim.
Sahipliği ile şeref bulacağın, yükte hafif şeyler...
Şeyler ki seni sana açacak, yâre yâr kılacak...
Salacak bambaşka bir diyara, cennet misal,
Şeyler ki düşmanına hakkıyla ağyar kılacak.
Şeyler; her yerde bulunabilecek, herkeste olan...
Şeyler; sıradan, aşina olduğumuz, orada duran.
Belki sende zaten var olan şeyler; ama kastım...
Başka bir şey ki ne anlama geliyor sahiplik, düşün!
Neye hangi kıymeti vermelisin; bil, nedir ölçün?
Bir de şu ki sahip olduğunun tutsağı olmayasın!
Artık var bende de dediğine bende kılınmayasın!
Benim dediğin sana faydalı olsun, öyle fayda ki...
Belki daha kıymetli şeylerin hepsinden dünyadaki
Fayda ki alıp yüzünü ağartsın, pir ü pak etsin.
Fayda ki Sahibinin, Efendinin rızasına erdirsin.
Evvela bir Kur’an’ın olsun; sadece sana ait...
Sayfalarını açarken incitmekten çekindiğin...
Üzerinde parmak izlerini, göz izlerini kayıtlamış...
Kimseye söyleyemediğini, gözyaşını sırlamış.
Derdini döküp derman aradığın bir Kur’anın...
Bir yar-i sadıkın ki en sadık arkadaştan daha yakın.
Bir seccaden olsun; sadece sana ait bir seccade.
Her ilmeğinde hatıran saklı, aşina sana her halde.
Secde yeri belli belirsiz bir izle şerefli seccaden...
Alnına yar olmuş, öpücükler kondurmuş seccaden...
Her buluşmada seni Yâr’e yakın kılmak için arzulu...
Yâr sıcaklığında, Yâr yumuşaklığında,
Yâr kokulu Gün gelmiş kuş tüyü yataktan daha rahat,
Bir eminlik beldesi, bir anne kucağı seccaden...
Bir takken/başörtün olsun sadece sana mahsus...
Sadece özel anlarına has, özel buluşmalara mahsus...
Abdestle başlayan bir ibadetin bembeyaz örtüsü...
Bir kelebek narinliğinde başının, konsun o süsü...
Başını sarmaladığında ruhun da sarmalansın...
O zaman sadece sana ait bir senfoni başlasın...
Hızlansın o zaman ruhunun bitmez koşusu
Bembeyaz örtün seninle sonsuzluk yolcusu
Bir tesbihin olsun, sadece sana ait bir tesbihin...
Her tanesinde dünyayı fır döndürdüğün tesbihin...
Af yüklü, tevhit yüklü, salat ü selam yüklü tesbihin
Tek tek çekerken her tanesini menziller aş!
Seni ileriye fırlatsın geriye düşen her taş...
Tesbihin olsun, yoğun mesaisi her tanesinde açık...
Tesbihin olsun, gaflete kapalı, sonsuzluğa açık.
Bir kokun olsun sonra, cennet kokusu gibi...
Misk ü amber gibi, Gül Yüzlü’nün gülü gibi...
Sadece sana mahsus, sen kokan, sen olmuş...
Sen o olmuşsun; koku ki girdiği yere seninle dolmuş.
Her solumanda sanki cenneti kokluyorsun...
Girdiğin yer cennet oluyor, sen cennet oluyorsun.
Şeylerin olsun, belki herkeste bulunan şeyler...
Ama sadece sana mahsus, seni soluyan şeyler...
Soluyan ve sen olan; seninle kardeş olan şeyler...
Şeyler, ötede sana şahit, seninle huzurda duracak...
Seninle bilinecek, seni bildirecek, beratın olacak...