
Geçenlerde işten eve dönerken 10-12 yaşlarında bir afacan dikkatimi çekti. Yolun kenarında oturmuş, gözüne kestirdiklerine laf atıyor, kendince eğleniyordu. Beni de gözü tutmuş olacak ki tam yanından geçerken “Selamünaleyküm abi” deyiverdi. Hoşuma gitti, gülerek mukabele ettim. Uzaklaşırken de bu hareketinin ne kadar sempatik olduğunu düşündüm. Aramızdaki mesafe bayağı açılmıştı ama geri dönmeye karar verdim, çünkü ona bir şey ikram edecektim. Yanına varınca elimi çantama atarak “Sen bana selam verdin ben de sana dergi vereyim” dedim. “Ne dergisi abi?” derken eline GENÇ’in son sayısını tutuşturdum. “Genç Peygamber ve Genç Dostları” kapağımıza şöyle bir baktı ve sorusunu kendisi cevapladı: “Mmm, peygamberli dergiymiş bu...”
Zekâ böyle bir şey işte; bir anda hem kendisini, hem de karşısındakini şak diye ortaya koyabiliyor. Afacan doğru söylüyor; evet, biz peygamberli bir dergiyiz. Bununla da şeref duyuyoruz. Hayatı algılayış ve bakışımızı burası merkezli kılmaya çalışıyoruz. Çünkü dünyaya o en güzel insan gibi yaşamak için geldiğimizi biliyoruz.
Okul gezilerinde bu afacan gibilere sorduğum bir soru var: “Allah hepimizi ibadet etsinler diye yarattı ama seni, beni, onu neden yarattı?” Çoğu soruyu ilk duyduğunda afallıyor; gözlerinde o şaşkın ifade ile “Zaten söylemiyor musun niye yaratıldığımızı?” diyecek oluyor. O zaman şunu ekliyorum: “Altı buçuk milyar insan içinde seni artı bir olarak yaratanın muradı ne acaba?” Bir keresinde gözlerinde zekâ pırıltıları açık bir tanesi “Allah GENÇ dergiyi niye yarattı acaba?” diye sormuştu. Kendisini ne kadar tatmin etti bilmem ama ona şu cevabı verdim: “Allah GENÇ’i, bu soru ile bu yaşınızda yüzleşin, böylece de potansiyelinizi iyi değerlendirin diye yarattı.”
Evet, Allah bizi, tek tek her birimizi, sadece kendisinin bilebileceği bir murat için yarattı; bu açık. Hayatın sırrı bu muradı bulmakta. Bu kadar insan içerisinde neden artı bir olarak yaratıldığımızı bulmamız aslında bu muradı keşfetmemiz demek. Bunu erken ya da geç mutlaka yapmamız lazım. Ama şunun farkında olarak: Herkes sırrını kendisi bulacak, kendisi cevaplayacak niye yaratıldığını. Nasıl mı? Kendisine hangi farkların verildiğine, hangi özelliklerin bahşedildiğine bakarak… Sonra da bunları doğru yerde nasıl kullanacağına kafa yorarak tabii ki… Bunu da şunun fena halde farkında olarak yapacak bir de: Ötede turnikeden tek tek geçeceğiz. GENÇ işte bunu farkettirmek için çıkıyor. Öncelikle de hayatının baharındakilere... Evet, Allah bizi, onlara şu soruyu soralım diye yarattı: “Senden murat nedir?”
***
Önümüzdeki sayı için bir anket hazırlığındayız. Nasıl bir dergi istiyorsunuz, bunu size sormak için… İlk sayımızı tam üç bin kişinin katıldığı bir anketin sonuçlarına göre hazırlamıştık. Elinizdeki derginin –varsa- başarısı buradan. İkinci senemizi doldurmaya az kaldı. Bir bakalım, o günden bugüne ne değişti acaba? Dergimizi nasıl buluyorsunuz? Neyi beğeniyor, neyi istemiyorsunuz? Daha iyi neler yapabiliriz? Gelecek ay soracağız bunları. Soracağız, çünkü biz kimseyi usandırmak istemiyoruz. Cevaplarınıza göre dergimizi baştan ayağa yenileyeceğiz, bundan hiç şüpheniz olmasın.
***
Mayıs bizim için bereketli bir ay olacağa benziyor. Aybaşında Simav’da GENÇ Gönüllüleri ile buluşuyoruz. Sonra 9-10 Mayıs’ta Ankara’dayız. Yine 10 Mayıs’ta Sakarya’da GENÇ Şöleni’miz var. 12-14 Mayıs tarihleri arasında Saraybosna Üniversitesi’nin davetlisi olarak Bosna’ya gideceğiz. 16 ve 17’sinde ise Van ve Erzurum seferlerimiz olacak. Rabbimizden niyazımız bu seferleri bereketlendirmesi. Ne mi umuyoruz? Söylemekte beis yok: Biz, bizi aşacak, işi yapılması gerektiği gibi yapacak bahadırlar arıyoruz. Bütün koşturmamız onlar için… Ümidimiz ve duamız şu ki yarın huzurda bu muratla bilsin ve tanısınlar bizi.
Gelecek sayıda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.