Salome
Bir alıntı yapacağım bu sefer:
"Düşündüğümüz, yaptığımız, söylediğimiz, gördüğümüz, duyduğumuz, hissettiğimiz her şey bizde mutlaka bir iz bırakır. İster bir çizgi olarak suratımızda, ister bir leke olarak kalbimizde, ister karanlık bir bölge olarak ruhumuzda olsun, ister bunların tam tersi müsbet tesirler olsun, bu izler mutlaka olacaktır. İşte bu ruha şekil veren olaylar ya bir adım ileri ya bir adım geri taşır insanı, hayat ve hayattan sonraki hayat yolculuğunda. İşte bu yüzdendir ki, aslında başımıza gelen her şey nötrdür. Onu iyi ya da kötü yapan bizim olayla nasıl başa çıktığımızdır. Genel görüşe göre iyi olan bir şey, eğer doğru algılanmaz ve ruhu ileri taşıyacak bir şekilde kullanılmazsa, kötü olmuş olur. Ya da ölüm gibi kötü bilinen bir olay bile, doğru başa çıkıldığında aslında iyiliğinize olmuş olur. Kısacası başımıza gelen her şey bizi yolculuğumuzda ileri taşımak ya da geriletmek için varolan birer olgudur. Ya da bilinen şekliyle birer imtihandırlar ve bu imtihanlar tamamen kişiye has tasarlanmıştır. Eğer kaçtığınız başınıza geliyorsa ya da korkularınız gelip sizi buluyorsa, eğer imtihanlardan zaferle çıktıkça iyilikler peş peşe geliyorsa, ne ettiyseniz onu buluyorsanız ya da ne ekerseniz onu biçiyorsanız, bunların hepsi bu kişiye özel tasarımlardan ileri gelmektedir."
Mary Sal Semarus – Acı ve Işığa Giden Yol (Pain and the path to light)
Öyle demiş böyle biri.