Bir gün Mevlânâ Hazretleri bazı dostlarıyla birlikte gezmeye çıkmışlardı. Biraz ilerleyince bir viraneye geldiler. Orada birkaç köpek birbirleriyle sarmaş dolaş olmuş uyuyorlardı. Siraceddin-i Tatarî:
“–Bu biçareler arasında ne güzel bir birlik var, ne güzel uyuyorlar ve birbirleriyle ne kadar da güzel sarmaş dolaş olmuşlar!” dedi. Bunun üzerine Mevlânâ Hazretleri:
“–Ey Siraceddin! Eğer bunların arasındaki dostluğu ve birliği anlamak istiyorsan, onların aralarına bir leş veya bir takım ciğer atıver. O zaman bu dostluğun nasıl bir dostluk olduğunu görürsün.
İşte şu gördüğün dünya ehli ve dünya malına tapanların aralarındaki dostluk da böyledir. Aralarında bir menfaat ve karşılık olmadıkça birbirlerinin dostudurlar; fakat ehemmiyetsiz bir dünyalık araya girince nice senelik nâmus ve şereflerini hiçe sayarlar ve aralarındaki samimiyeti bir tarafa bırakıp kavga ederler. İşte bunun gibi nifak ehlinin birleşmelerinin bir kıymeti yoktur. Şimdi gördüğün bu misalde olduğu gibi!” (Bk. Ahmet Eflâkî, Âriflerin Menkıbeleri, I, 235)