Derviş meşreb ve hikmet sahibi olan Behlüldâne Hazretleri, zaman zaman Halife Harun Reşid’i rahatlamak ve ona nasihat etmek için onun ziyaretine giderdi. Bazen de Halife onu ziyaret ederdi. Yine bir bayram günü Halife Harun Reşid hazırlanıp yeni elbiselerini giyer ve Behlüldane’ye gider. Hal hatır sorup bayramlaştıktan sonra kendisine nasihatte bulunmasını ister.
Behlüldâne bazen Halife’ye uyarıcı ve öğretici mahiyette sorular sorarak onu irşad ederdi. Bu gün de aynı metodu izler ve Halife’ye şu üç soruyu sorar. Söyle bakalım Harun:
Yeryüzünde en çok ne var?
Yeraltında en çok ne var?
Yerin üzerinde (gökte) en çok ne var?
Halife de: “bunlara cevap vermek oldukça basittir” der ve şu cevapları verir:
Yeryüzünde en çok canlılar vardır.
Yeraltında en çok mevtâlar(ölüler) vardır.
Yerin üstünde ise en çok kuşlar, kelebekler v.s. gibi kanatlılar vardır.
Bu cevaplar karşısında tatmin olmayan Behlüldâne:
“Ben sana bunları sormadım. Bunlar işin görünen (maddi) tarafı. Ben ise sana işin görünmeyen (manevi) tarafını sordum” der ve şu açıklamayı yapar:
Yer yüzünde canlılardan daha çok, onların tamahları, ihtirasları, kinleri, öfkeleri, kıskançlıkları ve kaprisleri var.
Yerin altında ise ölülerden daha çok onlardan çıkan ahlar, eyvahlar ve keşkeler var.
Yerin üstünde ise en çok Allaha ulaşacak, Arş-ı a’lâ’ya çıkacak amel-i salihler var, der.
Ey Harun! Sen ne yap yap, salih amellerini fazlalaştırmaya çalış. İhtiras, kapris ve kıskançlık gibi nefsinin afetlerinden sıyrıl. Zira böyle yaparsan inşaallah mezarda ah-vahların, eyvahların ve keşkelerin azalmış olur.