Mısır tarihinin ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın daha iktidardaki birinci yılını doldurmadan uluslararası boyutu olan bir kumpas ile devrilmesi hiç kuşkusuz Ortadoğu’nun özgürleşmesi sürecine çok büyük darbe indirdi.
Mısır’da 25 Ocak 2011 tarihinde gerçekleşen halk devrimi sadece yıllar boyu süren bir despotizmi sona erdirmedi, aynı zamanda demokrasiye susamış tüm bölge halkları için umut kaynağı oldu.
Amerika’sından, Avrupa Birliği’ne, İsrail’den, Körfez’deki monarşilere, içerideki diktatörlük bakiyesinden “Baltacılar/Magandalara” varıncaya kadar, sureti katiyette bir araya gelmeyecek çok geniş bir çevre bu umuda el birliği ile çok büyük bir darbe indirdi…
Amerika’sından Avrupa Birliği’ne Batı dünyasının Mısır’ın seçimle iktidara gelmiş Cumhurbaşkanı’nı deviren askeri darbeye “Darbe” dahi diyememesi Mısır’daki gelişmeler etrafından oluşan gündemin en çok tartışılan yönlerinden biriydi.
Batı neden darbeye darbe diyemedi?
Bu sorunun cevabı kısa ve net; Batı için önemli olan değerler değil çıkarlardır.
Çıkarı onu gerektirdiği için değerlerini ayaklar altına almak pahasına Batı dünyası darbeye darbe diyememiştir.
Darbeye darbe diyememiştir çünkü Batı, artık ılımlı da olsa ılımsız da olsa bağımsız bir Müslüman ülke, halklarının özgür iradesine bağlı liderler istemiyor.
Kendi yörüngesinde hareket ettiği sürece diktatörlerle, krallarla, monarşilerle, anti demokratik tüm sistemlerle iş tutmakta bir beis görmüyor. Hatta onu çok daha tercih ediyor.
Geçmişte bunun örneklerini çokça gördük. Bunu 1991’deki Cezayir seçimleri örneğinde gördük. Bunu 2006’da Filistin’de Hamas’ın seçim zaferi sonrası gördük.
Demokrasi oyunu onların koydukları kurallarla oynanmasına rağmen kazananlar “İslamcılar” olunca Batı dünyası yan çizmekten hiç çekinmedi.
Hâsılı Batı, Mısır’da darbeye darbe diyememiştir çünkü siyasetleri hak üzerine, adalet üzerine, demokrasi üzerine değil çıkar üzerine kurgulanmıştır.
Cahiliye dönemi müşriklerinin elleriyle yapıp tapındıkları putları acıkınca yedikleri gibi Batı dünyasında o çok kutsadıkları demokrasi anlayışlarını çıkarları söz konusu olduğu zaman ayaklar altına alabilmektedirler.
Mısır’da darbeye “darbe” diyememeleri bu gerçeği bizlere bir kez daha göstermiştir.