Dervişin Giyeceği
Bu dervişlik dedikleri var ya... Delilikten başka bir şey değil. Hani diyor ya “Dervişlik olsaydı tac ile hırka biz de alırdık otuza kırka...” O eskidenmiş canım. Çünkü o zamanlar deli gömleği diye bir şey yokmuş. Giydirecek deli gömleği bulamayınca hırkayla idare edivermişler sanırım. Neyse ki artık bulundu. Dervişin giyeceği deli gömleğidir. Tacı bilmem.
Allah`ın Otundan İzin İsteyen Deliler
Bi` kere insanın hayatı algılayış biçimi değişiyo`. Sadece algılayış mı? Yorumlayış, yaşayış, anlatış... Çok dost kaybedersiniz haberiniz olsun. Hakikat peşinde koşmanın da bir bedeli var. Bulmanınkini bilmem. Biz daha bulamadık. Bi` kere kimse seni anlamaz... Zaten biraz da o yüzden gizleniyor bazı şeyler. Deli durumuna düşmeyesin diye. Hani üstadın biri dervişandan kendine çiçek toplamalarını ister de herkes en rengarek en alımlı olanlarını getirirken, dervişlerden bir derviş; bir sapı kırık çiçek verir. Niye? Çünkü o kırık olduğu için Allah`ı zikredemiyormuş... Hadi bakalım: Halkın gözünde delilik değil de nedir bu? Adama demezler mi sen nerden duydun onun zikrini. Bi` de koparırken Allah`ın otundan izin istiyo`n öyle mi? Atın bunu tımarhaneye!.. Yaa... Yaa işte böyle dostlar. Tasavvuf aslında bir öğrenme değil unutma süreci. Eski bilgilerini unut ki yeni ve hakiki olanını edinebilin. Edindin mi de gizle. Yoksası malum.
İncinmekten Yorulduğunda Kendiliğinden İncinmemeye Başlıyorsun Zaten
Bi` de kırılan, incinen sen olduğun halde; kalkar gece yarısı Rabb`inden incitenlerin bağışlanmalarını dilersin. Delilik! Vallaha delilik. Tasavvufda ahkamdır. “İncinmeden ve incitmeden yaşa.” Bir dostumuz ilk duyduğunda sormuş hoca efendiye: “İncitmemek tamam da; incinmemek nasıl olacak?” diye. Sıkı durun! Ben söylüyorum: İncitmemek için incinmekten yorulduğunda, kendiliğinden incinmemeye başlıyorsun zaten. Hiç kasma. Zamanı gelince oluyo`. Yumurtaya can veren Allah`ım sistemi nası` kurmuş ama. İşinize gelirse.
Kimse “La Faile İllallah” Numarası Yapmasın!
Vallahi şeytan kandıramaz insanı kendinin kandırdırdığı kadar. Bu böyle değilse eğer ben de kafirim! Şeytan ne ki? Fısıldar sadece o. Teklif eder. Dinleyen sensin, teklifi kabul eden sensin, uyan sensin. Allah da sadece teklif etmiyor mu? Mesele hangisinin teklifine rağbet ettiğinde. Ama yarın bi`gün Allah`a “Affet Allah`ım! Şeytana uydum.” deme. Orası malum zaten. Şeytana uydun ki af dilemek zorunda kaldın. Ama zaten bütün mesele de bu değil mi: Allah irade vermiş kuluna. Şeytana uyacağına Allah`a uysaydın sen de. Kimse “La faile illallah” numarası yapmasın! Oradaki sır başka. Şeytan da Allah`a “Beni saptırmana karşılık senden mühlet istiyorum...” demişti. Bak bak baaak... “Beni saptırmana karşılık...” İraden varsa sorumluluğun da var! İşte o kadar. Kaçamazsın. Dur kaçma!... Amel defterleri yukarı!
Nefsin Tuzakları da Pek Nefismiş Canım!
Geçen; yemek yiyoruz dergide. Nereden geldiyse muhabbet Hızır`a (a.s.) geldi. Arkadaşlardan biri Ethem Hoca`ya atfedilen ama benim çok daha önceleri başka bir menkibe şeklinde duyduğum hikayeyi anlattı. “Hızır (a.s.) gelmiş, demiş ki: “Ne dilersen söyle. Yerine getireceğim.” Hoca cevap vermiş: “Gerekmez benim üstadım var. Ondan dilerim.” Hızır (a.s.) de “Aferin. Zaten sana bu yüzden göründüm.” demiş... İyi hoş... Sonra hikayeyi anlatan kardeş: “Bana gelse, ben de üstaddan başkasını kabul etmem!” dedi. Bak seen! :)) Ey benim afacan arkadaşım: Hadi biz bu numarayı yedik. Hızır baba yer mi? Hadi Hızır baba yemiş gibi yaptı... Allah bu numarayı yer mi? Allah kişiyle niyeti arasında. Nefsin tuzakları da pek nefis canım. Yiyene afiyet olsun.
İrade; İradeyi Bırakmaktır
Bir de hani Yakub (a.s.) “Ben tasa ve üzüntümü ancak Allah`a arz ederim.”(Yusuf: 86) diyor ya... Tavsiye ederim. En kesin çözüm. Hani karınca bile kendisine bakma, rızkını verme teklifinde bulunan adama “Yok!” demiş; “Sen kulsun. Unutursun.”... İnsanlardan medet ummanın sonu pek çoğunlukla hayal kırıklığı. Bir merhaleden sonra da Allah`tan başka medet umduğun senin rabb edindiğin sayılıyor ya... Tabi herkesin Allah`la kendi arasındaki hukuk. Allah her şeye vekil olmakla beraber; bütün iş vekaleti kendi rızamızla ona vermekte. Hakikaten de “İrade; iradeyi bırakmaktır”mış...