All in all it`s just another brick in the wall
All in all you`re just another brick in the wall
(Pink Floyd)
Bana “Zemin zaman fark etmez her yer de her zaman kimliğinden ödün vermeyeceğin bir saçak altı bulabilirsin kendine. “ diyen amcanın ölümünün üzerinden asırlar geçse de bu sözleri kulağıma küpedir. Bu sözler Harvard Üniversitesi’nde okumakta olan sıradan bir öğrencinin de kulağına gitmiş olamaz. Ama Harvard Üniversitesi’ndeki bu sıradan öğrenci kendisine öyle bir saçak altı bulmuş ki milyonlarca insanı yanına toplayabilmiş. Bu kadar insan niçin toplanmış olabilir? Aradığını bulmak bulamadığını aramak için olabilir mi?
Sanal alem her gün yeni bir adres üretiyor. Hepsinin peşinden koşmak çok zor ama Allah’tan bazılarının modası çabuk geçiyor. Ama kalıcı etki yaratanlar da var maalesef. Msn, forum, blog, gtalk, youtube, younitr derken son moda Facebook. Yazının burasına kadar okumaya tahammül edebilmiş okuyucu “sen de mi Brütüs?” diyecektir şimdi, tabi başlığı hesaba katmazsak. Ancak her yeni şey çıktıktan sonra oluşan iki tarafın ortasında kalmayı tercih etmiş birisi olarak yine itidalli davranmaya çalışacağım. O zaman“Vira bismillah.” Facebook’un nerede ne zaman kimin tarafından kurulduğunu ne işe yaradığını şimdiye kadar birçok haber portalında okumuş ve çoktan kullanmaya başlamış bir çok okuyucumuz vardır. Facebook’un ne gibi psikolojik, stratejik, anestezik olumsuz sonuçlar doğuracağını okumuş bir çok okuyucumuz da mutlaka vardır. Facebook’tan nasıl maksimum fayda sağlanır, ondan gelecek zararlar minumuma nasıl indirilir bu konuda bir fikri olan yoksa itina ile bu yazıda empoze edilecektir.
Facebook kelimesini İngilizceden çat pat anlayan birisi bile yüz kitabı diye çeviri yapabilir.O zaman ilk hedef belirlenmiş oldu. Yüz kitabında yüzünü göstermeyeceksin! Facebook’ta profil resmi kısmında kendi resminizi yayınlamak yerine güzel bir şeyin resmini koyabilirsiniz. Mesela ne olabilir? Facebook’ta Genç Dergi grubunun kurucusu olarak başlattığımız kampanya ile kendi resmimizi değil Genç dergimizin amblemini resim olarak kullanmaya başladık. Bu sayede hem Genç derginin reklâmını yapmış oluyoruz hem de insanların resmimizi kullanmasına izin vermemiş oluyoruz.
Evet grup demişken ikinci hedef noktamızı da belirlemiş olduk. Facebook bu kadar insanı kuru kuruya toplamıyor; üye olduğunuz her grup sizi biraz daha Facebook’un içine çekmeye başlıyor. Evet belki Facebook’un bilinen en büyük yararı geçmişteki arkadaşlarınızı bu gruplar sayesinde bulabiliyorsunuz ama! Facebookta sadece okul ve meslek grupları yok. Mesela “iddiaya girerim şunu seven bunu döven şu kadar kişiyi toplayabilirim” şeklinde isim türeten gruplar var ve bunların davetiyeleri sizlere sık sık gelmektedir. Bu tip gruplardan gelen hiçbir davetiyeyi kabul etmezseniz duygularınızın sömürülmemesi konusunda önemli bir adım atmış olursunuz.
Facebook’ta orada burada kimlik kredi vs. bilgilerinizin yayınlamamanız gerektiğini zaten her yerde okumuş olmalısınız. Ama farkında olmadan eklediğiniz bilgiler var mesela neler olabilir bunlar? Wall (duvar) kısmında yazdıklarınız, friends (arkadaşlar) kısmındaki isimler üye olduğunuz gruplar sizin için önemli verilerdir. Wall demişken bir de Superwall var. O daha süper tehlike. Burada videolar, fotoğraflar, mesajlar, el çizimi resimler her şey kullanılabiliyor. Ve bu kullandıklarınız, google arama motorunu kullanan herkesin klavyesinde anahtar kelimeyi girmesiyle anında önüne gelebilecek belgeler.
Facebook’un ve diğer tüm popüler sitelerin ortak paydasında olan bir tehlike var ki o da artık herkesçe biliniyor. Bu siteler de bilinçaltı hedef çöpçatanlık. Bunu engellemek ise bizim elimizde.
Bakıyorum da site de yapılabilecek hiçbir şey kalmamış.Facebook’un hiç mi iyi yanı yok?
Elbette var.
Reklâm yapmak Facebookta çok kolay. Neyin reklamını yapacaksanız onun grubunu kurun ve herkesi davet edin. Eğer yapmak istediğiniz reklam kendi sitenizin reklamıysa amacınıza ulaşmanız kuvvetle muhtemel. Ama reklâmını yaptığınız şeyin ucunda ödemeler kredi kartları varsa hiç heveslenmeyin. Herkes sizin kadar uyanık.
Google da ya da başka yerlerde arayıp da bulamadığınız insanlara Facebook’tan ulaşmak çok kolay. Mesela bir iş başvurusunda bulunacaksanız başvuracağınız şirketin yöneticisinin arkadaş listesindeki bir kişiyi size referans olması konusunda ikna edebilirsiniz.
Eski arkadaşlarınızla çekindiğiniz fotoğraflar elinizde yoksa o fotoğraflara sahip olan birini bulmanız an meselesi. Fotoğrafların elinize geçmesi biraz vakit alabilir ama amacınıza ulaşmanız gayet kolaylaşacaktır.
Mail adresini bilmediğiniz merak ettiğiniz insanlarla kolay mesajlaşma şansınız var. Özellikle şöhretlerinden dolayı 100 metre yakınına yaklaşamadığınız insanlarla. Örnek: Süleyman Ragıp Yazıcılar.
Facebook’u kuran kişi bile bu kadar faydasının olabileceğini düşünmemiştir her halde. Sizleri Facebook’taki Genç Dergi grubumuza bekleriz. Tabii tüm önlemlerinizi alıp Genç Dergi amblemimizi profil resminiz yaptıktan sonra. Bu arada Cafcaf’ın da tabiî ki bir Facebook grubu var. Bizim cafcafla yediğimiz içtiğimiz hiç ayrı gitmez. Anca beraber kanca beraber... Bu arada önceki ay yazdığımız Hayyalel g-hot yazısı üzerine eleştirilerini ve beğenilerini samiyaylali@gmail.com adresimize gönderen arkadaşlarımıza çok müteşekkir olduğumuzu belirtmek isteriz. Facebook üzerine yazı talebinde bulunan arkadaşlarımız da inşallah bu yazımızdan faydalanırlar. Ancak yukarda da belirttiğim üzere Facebook hakkında bir çok yazı yazıldı. Bu yazıları yazanlar kimi zaman Facebook hakkında hiçbir bilgisi olmayan insanlardı kimi zaman ise gereksiz yere övgüler yağdırmaktan hoşlanan insanlar... Bu yazıyı yazmadan önce nasıl yazmamam gerektiğini öğrenebilmek için onları da okumak zorunda kaldım. Biz GENÇ’iz. Bilinçli Gençler olmalıyız. Ezbere insancıkların bir şeyleri men etmelerine ya da poh pohlamalarına aldırış etmemeliyiz. Her şeye ve herkese her kez hak ettiği değeri vermeliyiz. Ben demem ki “Bu yazıyı yazdım Facebook hakkında her şeyi biliyorum” diye. Çünkü her şeyde olduğu gibi herkesin Facebook’u da kendinedir. Yukarda Pink Floyd’un unutulmaz şarkılarından The Wall’un nakaratı yazıyor. Kendi doğrularımızı bulmamız konusunda başkalarının bize fikirlerini empoze etmesine gerek yok. Biz kendi doğrularımızı ancak aklı-selim ile bulabiliriz. Bu da kendimize doğru sorular sormamızın bir sonucudur. Asla duvarda sıradan bir tuğla olmayın ama farkınız çürümüşlüğünüz de olmasın. Vesselam…