Yüzümüz, parmak izlerimiz, gözlerimiz… Dünyadaki bu kadar insan arasında bizi, “biricik” kılan, sadece bize has özelliklerimiz bunlar. Fiziki anlamda bu kadar benzerimiz var ama iş bunlara gelince biriciğiz, tekiz, benzersiziz. Biliyor musunuz, ruhumuz ve kalbimize gelince de öyle… Ya dünyaya gönderiliş maksadımız? Şüphesiz o konuda da biriciğiz. Sadece bize mahsus bir hedef var ve biz buna sadece “ben” olmakla mazhar kılınmışız. Rabbimizin bizi bu kadar insan arasında benzersiz bir beden ve ruhla yaratmasındaki hikmet ve murat ne olabilir acaba? Her birimizin sadece kendisine mahsus kızıl elması ne olabilir acaba? Bazen düşünüyorum da hayattaki en büyük hüsran neden var edildiğimizi anlayamadan, kızıl elmamıza erişemeden terk-i dünya etmekten başka ne olabilir ki diyorum. Bizim bütün derdimiz bu işte: Sadece bize özel o kızıl elmayı bulmak… Bu kadar insan içerisinde neden artı bir olarak yaratıldığımızı kavrayabilmek ve ona uygun bir hayat sürebilmek… Bizi ebedi hayata taşıyacak, formülü sadece “ben”de saklı o âb-ı hayatı bulabilmek…
***
Geçtiğimiz ay yine yollardaydık. Akhisar, İzmir, Aydın Muğla, Denizli ve Antalya’da dostlarla ve kardeşlerimizle buluştuk. Anlattık, dinledik; en önemlisi halleştik. GENÇ buluşmaları her zaman bereketli oluyor. Güzelliklerle dolduğumuzu hissediyoruz. Sanki gül alıyor, gül satıyoruz. Çıkar ve menfaatin sürükleyici olduğu bir ortamda bu tür toplantıları artırmamız, iyilik ve güzelliklerin artması anlamına geliyor ki bu bizim hem işimize inancımızı hem de hamdimizi artırıyor. O yüzden dolaşmaya, görüşmeye, konuşmaya, halleşmeye devam edeceğiz. (Gidip gördüğümüz yerleri tahdis-i nimet kabilinden paylaşmayı ihmal etmeden ama. Tıpkı Akşehir gibi. Gönlü GENÇ’lerden gençlik aşısı alıp da bahsetmemek olur mu?)
***
Gezilerimiz devam edecek ama sadece temsilcilerimiz, abonelerimiz ya da GENÇ gönüllüleriyle buluşmak değil maksadımız. Gittiğimiz yerlerde derdimizi/dergimizi anlatabileceğimiz her fırsatı değerlendirmek istiyoruz. Üniversiteler, liseler, yurtlar, basın-yayın organları, gençlikle ilgili dernek ve kuruluşlar, sivil toplum örgütleri gibi hemen her platformda bulunabiliriz. Nitekim bugüne kadar yaptığımız gezilerde böyle oldu. Bunu niye anlatıyorum? Bundan sonra gideceğimiz yerlerde böyle yapalım diye bir çağrı bu. GENÇ Dergisi Türkiye’de gençlik diye bir derdi olan herkesle ortak bir paydada buluşabilir. Ayağımızın biri pergel gibi sabit; istifade ettiğimiz, beslendiğimiz, dünyaya, penceresinden baktığımız bir kaynağımız var. Diğer ayağımızla ise ulaşabildiğimiz en son noktaya kadar gidebiliriz. Gitmeliyiz de zaten, bunun için çıkıyoruz.
***
Abone kampanyamızı bir ay kadar daha uzattık. Hediyelerimiz büyük oranda yerlerine ulaştı. Bunu sadece gelene tebrik ve teşekkürlerden çıkarmıyoruz; bayramdan önceki günlerde gelen abone sayısında da hissedilir bir artış oldu. Bu hediyelerimiz beğenildiğini gösteriyor. Dergimize aboneliğini yenileyen ve ilk defa abone olan okuyucularımıza teşekkür ederiz. Onların teveccühü ile 2008’e daha güçlü giriyoruz. Aslında gücümüz ne olabilir ki? Bir okuyucumuz bunu çok güzel tespit etmiş. GENÇ için Akif’ten mülhem “samimiyeti ancak hüneri” diyor. Ne güzel değil mi? Aynen öyle: Hünerimiz varsa ancak samimiyetimizde. Rabbim artırsın, eksiltmesin; mahcup etmesin.
Gelecek sayıda buluşmak temennisiyle Allah’a emanet olunuz.