Taner Yüncüoğlu
Müzikten nefret ediyorum!... Evet yanlış duymadınız, müzikten nefretim geldi. Neden diye düşünce dünyanızdan bana doğru uçup gelen “bakalım neler sallayacak” cümlelerini duyuyorum sanki. Öyleyse açıklayalım; siz hiç çöp kutusuna bir çöpü ya da kullanmadığınız birşeyi atarken üzüntü duydunuz mu? Duymazsınız, o şeyle ilgili hatıranız varsa zaten atmazsınız. Peki hiç kullanılıp da atılmak duygusunu hiç yaşadınız mı? Buna cevap genelde evet olacaktır. Peki sizinle oyuncak gibi oynandı mı? Satrançtaki piyon gibi ileri sürülüp karşı takımın sersem piyonlarına yedirildiniz mi? Hayatınızda hiç ham yapıldınız mı? Gol yediniz mi gol? Peki salak yerine kondunuz mu? Hımm aldığım cevaplar daha fazla ileri gitmemi engelliyor... Madem bunlar bir çoğunuzun başına geldi, ben de sözlerimi geri alıyorum.
Peki size soruyorum insanın inancını kim sınav edebilir? ALLAH C.C.
Ama beni insanlar her daim sınav ediyor. Yok samimi miymişim, yok içten gelerek mi okuyormuşum, yok sözlerimin arkasında mıymışım, yok zamanla değişmiş miyim... falan filan. Yahu size ne oluyor da benimle bu kadar uğraşıyorsunuz? Sadece sevseniz ve anlasanız neyiniz eksilir? Daha 10 yıl önce başka şeyler konuşuyordunuz, şimdi ne oldu da başıma müzik alimi kesildiniz. Sizin yaptığınızı İbrahim Tatlıses yapmadı Mahmut Tuncer’e... Bu ne zalim bir çelişki...
Gözünüzü açın gözünüzü... Fark etmiyor musunuz... Nasıl yozlaşıyoruz... Herkes nefsini terbiye edecek vesileleri aramak yerine... nefsini yüceltmek, şişinmek, onurlandırılmak peşinde... Seçici olun seçici... seçici olabilmek için de öğrenmeye aday olun. “Ben artık herşeyi anladım, hayatım bütün püf noktalarını bildim, ben oldum, ben süperim, ben olmazsam hayat durur her şey benimle var” mantığından kurtulun. Üreten insanlara değer verin. Ondan bundan alıp da ortaya çıkan şaklabanlara değil... Gerçekten üretebilen yeni eserler ortaya koyabilen ve açılımlar sağlamanıza vesile olacak gayretlere değer verin. Dünkü çorbayı ısıtıp ısıtıp size sunan, garson olamayacak yeteneksizlikte insanlardan gönlünüzü doyuracak gıdalar ummayın. Sonra zehirlenirsiniz. Bu sizin ruh dünyanızı yavaş yavaş öldüren sinsi bir zehirdir. Dünyada herkes şunu bilir ki üreten insan değerlidir. Hazır yiyen asalaklar değil.
Ben nasıl nefret etmeyeyim insanlar müzik obezi olmuş. Burnu Kaf dağında. Sanırsın Konfiçyüs’ün Türkiye şubesi... Öyle sıradan ve seviyesiz argümanlara iltifat ediliyor ki hayretler içinde kalıyorum. Bir şey diyemiyorum.. Başkalarını kötüleyerek bir yere varmak istemiyorum. Zaten varmışım varacağım kadar. Ama kimse mükemmel değildir. Ben oldum demiyorum insanlara günümüze uygun yeni yeni şeyler sunmak istiyorum yeni yetişen gençlere eskiden yaptığım şeyleri tanıtmak istiyorum. Bunu yapacağım Allah güç ve takat verdiği ölçüde. Ben öldüğüm zaman arkamdan hayır dua ile anılacağımı umuyorum ama zaman bazı şeyleri alıp götürüyor. Lütfen eskiden duyduğumuz güzel hassasiyetlerimizi, hasletlerimizi çöpe atmayalım. Çünkü birlikte yaşadığımız şeyler eskiyen, çürüyen, bozulan şeyler değil. Her zaman taptaze kalması gereken duygulardır.
Selam ve dua ile