Ders çalışmaktan sıkıldın mı? (Aç bir kola brr demeyeceğim hiç heveslenme:) Çalışma! Bu kadar basit. Çık haftada bir ziyaret ettiğin genç gönüllü teyzenin gönlünü al. (Bu haftada bir ziyaret etme kısmı zorla değil... Mecburi! :) Çık haftada bir ziyaret ettiğin ç.e.k. deki çocuğu ziyaret et!
Neyi nasıl yazacağıma karar vermeden geçtim bakalım pc karşısına. Eskiden kalem kâğıt başına denilirdi ya şimdilerde pc oldu karşısına geçilen yer. Bu cümlenin ardından internette dolaşıp duran, sıkça karşıma çıkan bir resim canlanıverdi zihnimde. Resim, bir bilgisayar bir adam bir masa ve bir sandalyeden müteşekkil. ’’Ee ilginç olan ne?’’ İlginç olan; masanın, sandalyenin ve adamın ayaklarının adeta bir ağaç kökü gibi saçaklanmış olması ve toprağın derinliklerinde yer alması. Şimdilerde en basit işlerde dahi bilgisayar ve internetin müptelası olduğumuz için kendimi bir an o resimdeki adam gibi düşündüm. Aman Allah’ım kök mü salıyorum ne?
Bu resmi ilk gördüğümde muvazene denilen şey gelmişti aklıma. (“şey” diyorum çünkü o bir.. “bir şey” değil o bir “her şey” çok “şey”li bir şey oldu bu da. Neyse:) Nedir bu muvazene denilen şey? (Şimdi okuduğum bölüm gereği kelime manası ıstılahî manası gibi tanımlar yapmam için zihnim beni zorluyor ama gerek yok. Çünkü burada bölüm mölüm yok. Hepimiz genciz işte var mı ötesi :) Zaten hakiki manası hayatımızın damarlarına girmedikçe sözlük manasının pek de önemi kalmıyor.)
Dünyadan Ayşe’ye dünyadan Ayşe’ye: Sadede geliniz efendim.
Ayşe: Geldim, geldim dövmeyin. :)
Denge denilen şeymiş efendim bu muvazene. Hani kökleşmeden açıldı ya konu. Kökleşmesi gerekenlerle şöyle bir mevsimlik olması gerekenler arasındaki dengeyi bir tutturabilsek diyorum elde edilen ve vücuda giren meyveler de daha sağlıklı olacak. Dolayısıyla hazımsızlık gibi bir problemle de karşılaşmayacağız.
Bu ‘muvazene’ mevzuu o kadar kapsamlı ki gençler (bir an karşımda torunlarım var zannına kapıldım galiba:) fizik, kimya, biyoloji,matematik fark etmeksizin hayatın her alanında karşımıza çıkıyor. Bir düşünelim, yaşadığımız dünya güneşe biraz daha yakın olsa yanacağız biraz daha uzak olsa donacağız. Ne diyoruz burada: Bir muvazene var! Yine düşünelim bakalım.. Herhangi bir canlının yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için homeostatik dengesinin olması şart. Peki burada ne diyoruz? Yine bir muvazene var! İşitme yetimiz mesela, dünyanın diğer tarafında ortaya çıkan bütün sesleri veya bir sineğin adımlarken çıkardığı ayak seslerini her an duyduğumuzu düşünsenize bir.. Hiç çekilmez olurdu herhalde hayat. Ne güzel bir işitme muvazenesi bu Ya Rabbim!..
Belki bir yerlerde sizler de şahit olmuşsunuzdur.Evvel zaman içinde günlerden bir gün Beyazıt Camii çevresinde arkadaşlarla biraz dinlenelim deyu oturmuş idük, bir anne kedinin, yavrusunu ağzında ne kadar da itinalı ve ‘’dengeli’’ taşıdığını görmüş idüm. Görmüş idüm de hayret makamında seyre dalmış idüm. Bu nasıl bir taşımadır ki yavrusunu ne çok sıkarak ısırıp acı veriyor ne de serbest bırakarak düşmesine sebep oluyor. (Yorum yok) Buyrun bir muvazene timsali daha.
Müteşebbis gençler olarak hepimiz az çok yemek yapma girişiminde bulunmuşuzdur. Bazen çorba bazen makarna. (Aslında öğrenci olanlar için hep çorba hep makarna demeliydim :) ama çaktırmayalım şimdi;) Bu yemekler karışmazsa dibine tutmaz mı arkadaş. Çok karıştığı takdirde de ne olduğu belirsiz bir şey olmaz mı? O zaman ne yapıyormuşuz ‘dengeli’ karıştırıyormuşuz. (Artık muvazene kelimesini de kullanabilirsiniz. Öğrendiğimizi uygulamakla mesulüz ya o bakımdan yani.)
Lisedeyken arkadaşımla öğrendiğim bir şeyi paylaşmak istediğimde “Hayır hayır! Mesul olmak istemiyorum (latife olsun diye) şeklinde kulaklarını kapatırdı. Bu cümleleri okuduktan sonra artık her şey için çok geç. Nı ha ha ha diye bir eroltaşgülüşü patlatmak istiyorum hemen. Ama kibar olalım değil mi? Bayan versiyonu eroletaş olsun hadi ni he he he :) Şimdi her şeyde muvazene var dedik.iyi güzel okuduk.ne oldu yani kainattaki muvazeneyi öğrendik de.ne değişti hayatımda diyorsanız işte imdada şimdi gelecek olan cümle yetişiyor. Arkadaşım biz öğrenci değil miyiz? Öğrenciyim öğrencisin.. Halimden anlarsın halinden anlarım.. Bizim derslerimiz vaar.. Sınavlarımız vaar.. Hep ders hep ders olursa öğrenci insanın hayatında hiç muvazene olmuş olur mu? E kardeşim öğrencilik hep bu sınavlar mı olacak yahu ? (Çekilir mi?) Okulu bitirdiğimizde elimizde sadece bir diploma mı kalacak? O zaman ne yapacağız? sunulandan öte bir şey yapacağız! Diplomanın yanına artı birler artı ikiler artı üçler biraz da abartırsak artı sonsuzlar ekleyeceğiz. Artı sonsuzdan kastettiğim de öyle çok yabancı şeyler değil aslında.
Ders çalışmaktan sıkıldın mı? (Aç bir kola brr demeyeceğim hiç heveslenme:) Çalışma! Bu kadar basit. Çık haftada bir ziyaret ettiğin genç gönüllü teyzenin gönlünü al. (Bu haftada bir ziyaret etme kısmı zorla değil... Mecburi! :) Çık haftada bir ziyaret ettiğin ç.e.k. deki çocuğu ziyaret et! (Haftada bir kısmına özel vurgu yapmıyorum az önce yapmıştım.Yormayın beni. :) Olmadı sokaktaki çocuğu sevindir bir şekerle bir futbol muhabbetiyle bir evcilik oyunuyla. O da olmadı üzerine “Hiçbir menfaatim olmadığı halde sizleri Allah için çok seviyorum.” Yazdığın notu komşunun kapısına bırak ve görünmeden usulca tekrar dön odana. O vakit muvazene sağlanmış olacak biiznillah... Robotlaşmaya başlayan beynimiz de, gönlümüz de yeşillenecek. (Sonra da yine yeşillendi şarkısına bi başlayacağız. Ya da neyse başlamayalım çünkü o şarkının sonu yok. O zaman ne yok? Muvazene yok :P) (Ama ben burada yine geyikleniyor bu yazı diyebilirim. Hemen kaçayım en iyisi. :)
Hasılı kelam netice-i meram alternatifler o kadar fazla ki. Şimdi sorarım size çok zor muymuş muvazene denilen şeyi öğrencinin hayatına geçirmesi?