Sami Yusuf geldi geçti. Bir on sene öncesinde Yusuf İslam böyle gelip geçerdi. İzdiham, ilgi, alaka, nahoş görüntüler, her on senede daha ilginç bir hal alıyor. Bir on sene sonrasında belki Sami Yusuf olmayacak, ama muhakkak birisi olacak ve biz şu an medya marifetiyle önümüze sunulan görüntülerin daha vahimlerine(!) şahit olacağız. Ömrümüz varsa tabii...
Vahim, kime göre vahim, bunu anlamak lazım. Medyada yerine gelince gayret-i diniyeleri ile en mütedeyyinlere bile parmak ısırtacak tiplere göre değil herhalde. Başörtü ile üniversitede okunmasına mahalle baskısı naraları ile karşı çıkacak kadar bağnaz olduklarına bakmayın bunların, yeri gelince Sami Yusuf konserindeki başı bantlı çarşaflıların bu yaptıklarının dinde dinayette (tashih yok; onların dilince yazdım) yeri olup olmadığı konusunda pekala sizden hesap sorabilirler. Vay efendim bu tür bir eğlencenin Msülümanlıkta yeri var mıymış? Bu tiplerin İslam’ı diledikleri gibi anlama yönündeki kafa konforları insanı kıskandırıyor doğrusu. “Keşke hiç bilmeseydim” demiş ya birisi... Bilmedikleri için rahat bunlar. Biz de rahat olalım dolayısıyla. Cahillerle uğraşılmaz çünkü.
Medyadaki görüntülere bakarak Müslümanlığımızın nereye gittiğini sorgulamaktan daha kolay bir şey yok. İşin garibi bu tür bir sorgunun kimseye bir faydası yok. Süreç öyle hızlı gelişiyor ki... Kimi suçlayalım?
Aslında kimseyi suçlamaya gerek yok. Çünkü herkesin mücadelesi aynı. Bir imtihan veriyoruz. Müslümanlığımızı güzel kılma imtihanı bu... Bu Sami Yusuf için de, onun konserini dinlemeye gidip medyada teşhir edilen çarşaflı ablalar için de geçerli. Zamanın önümüze getirdiği yeni, alışılmadık ve garip durumların hepsi zamanla İslam’ın o çağları aşan dinamizmi ile çözülecek. İslam bize yeni durumlara karşı nasıl tavır alacağımızı öğretecek. Öğreneceğiz hep beraber. Yeter ki herşeyin güzele gideceğine yönelik hüsn ü zannımızı koruyalım. Bir de şu iki “aşkın” ilkemizi hep gözümüzün önünde tutalım:
1. Mahalle değil vicdan baskısı bizim en büyük güvencemizdir. Yeni çıkan, alışılmadık durumları döner, arı duru bir Müslümanın vicdanından bunu öğreniriz.
2. Ümmet batıl üzere ittifak etmez. Bizim popülerimiz iyidir yani.
Alışacağız değil aşacağız. Safiyetimizi, nezahetimizi ve kendimizi muhafaza ederek...
Herşey güzel olacak.