Bütün Osmanlı padişahları için Eyüp Sultan çok özel bir yer olmuştur. Topkapı’dan karayolu ile Eyüp’e gelir, bununla “karaların komutanıyım” mesajını verir, kılıç kuşandıktan sonra ise deniz yolu ile dönerlerdi.
Fener ve Balat’tan sonra manevi değeri paha biçilmez Eyüp’teyiz. Müslüman nüfusun yoğunluğu Ebu Eyyüb El-Ensari nin varlığındandır. Hem hayattayken hem de toprağın altındayken gönül verdiğim peygamberimin sevdiğine yakın olma isteği var ya, işte bundan...
Eyüp Sultan külliyesinin ilk inşa edilen bölümü türbedir. Türbe adını, Hz. Muhammed’i Medine’ye ilk geldiğinde evinde misafir eden Hz. Ebu Eyyüb El-Ensari -halk arasında Eyüp Sultan olarak bilinen- Emevilerin 668–669’daki İstanbul kuşatmasında şehit olan sahabeden almıştır.
Mezarı Fatih Sultan Mehmet’in hocası Akşemsettin tarafından bulunur. Rivayete göre fetih için Fatih çadırlarını Okmeydanı’na kurdurduğunda Akşemsettin bir gece karşıdan bir ışık yükseldiğini görür. Işığın çıktığı yere iki fidan dikerek Eyüp Sultan’ın kabrinin yerini belirler. Fatih Sultan ise emin olmak için fidanları birkaç metre öteye taşır ve yüzüğünü kabrin yerini kaybetmemek için işaretli yere gömer. Akşemsettin kabre geldiğinde fidanların değil yüzüğün bulunduğu yeri ziyaret eder. Bugün o iki fidan Fatih’in taşıdığı yerde koruma altında ulu çınarlar olarak durmaktadır.
Bütün Osmanlı padişahları için Eyüp Sultan çok özel bir yer olmuştur. Topkapı’dan karayolu ile Eyüp’e gelir, bununla “karaların komutanıyım” mesajını verir, kılıç kuşandıktan sonra ise deniz yolu ile dönerlerdi. Bu ise “denizlerin de komutanıyım ama Rasulümün dostunun himmetiyle kılıç kuşanırım” anlamına gelirdi. Denize indikleri yol Sultan Reşat’ın kabrinin yanından geçmektedir. Sultan Reşat Eyüp Sultanda kabri bulunan tek Osmanlı padişahıdır.
Eyüp’ün silüetinin olmazsa olmaz simgesi Feshane II. Mahmut tarafından 1826’da yeniçeri ocağı ortadan kaldırıldıktan sonra kurulan yeni orduya giysi üretmek amacıyla kuruldu. Güney Afrika ülkelerinden getirilen ustalarla fes üretimine başlanınca fabrikanın adı Feshane-i Amire oldu. Bugün restorasyon çalışmaları sonucu çok amaçlı bir tesis olarak İstanbulluların hizmetindedir. Özellikle ramazan ayında panayıra dönen Feshane’de çocuklara yönelik şenlikler, nar şerbeti, Osmanlı macunu, Karagöz ile Hacivat gibi güzelliklere rastlamak mümkündür.
Zal Mahmud Paşa Külliyesi Mimar Sinan yapıtıdır. Kanuni’nin büyük oğlu Şehzade Mustafa’nın Hürrem Sultanın etkisiyle öldürülmesinde Zal Mahmud Paşa’nın da parmağı vardır. Bunun sonucunda paşalığa yükselir ve II. Selim’in kızıyla evlenir. Külliyesi bugün mehter takımının çalışmalarını yürüttüğü bir mekân olarak varlığını korumaktadır. Yemyeşil, huzur dolu gül kokulu bir avlusu vardır. Avluyu çevreleyen kubbeli revaklar altındaki kahvede eski usul Türk kahvenizi yudumlarken eski Eyüp oyuncakçılığını devam ettiren bir atölyenin cıvıl cıvıl renkleri gözünüze takılır.
Teleferik ile Piyer Loti tepesine çıkıp Bahariye Adaları ve Haliç’i seyredebilirsiniz. 1770’lerde Rabia Hatun Kahvesi olarak kurulan kahve daha sonradan, asıl adı Julien Viaud olan Piyer Loti iledeğiştirir. Loti, bir edebiyatçı olarak bilinir ama esasen İstanbul’a bir deniz subayı olarak ayak basar. Aziyade adındaki genç bir Osmanlı kızına gönlünü kaptırır. Doğu’ya hayran olan Loti’nin başında fes, elinde tembih, Türk kıyafetleri içinde dolaştığını; Türklere duyduğu dostluk ile zamanının Türk Fransız ilişkilerindeki gerilimin azalmasında katkısı olduğunu biliyoruz. Ama onu en çok sık sık uğradığı bu kahveyle hatırlarız.
Eyüp iskelesine Piyer Loti’den mezarlıklar arasındaki yoldan inmelisiniz. Eyüp’ün diğer sakinlerini ziyaret etmek için... Çünkü Eyüp’ü Eyüp yapan, ysani ona kimliğini veren nüfusun çoğu toprağın altında yatmaktadır. Aşağıyqa dorğu inerken pek çok ünlüye, tanıdığa ve hatta akrabalarınıza bile rastlamanız mümkündür, şaşırmayın.
Eyüp’tesiniz, yani ruhun beldesinde; toprağın altı da üstü de tanıdıktır burada.