
Yusuf Deren
Yönetmen olabilir, Ramazan ayı için TRT’ye çektiğim filmde, Hazreti Ömer’e secdeden kalkarken “Semi’allahu limen hamideh” dedirtebilirdim. Çok resimli bir gazetede muhabir olup “teravih” kelimesini “teravi” olarak yazabilir, insanların cuma günleri hangi zorluklarla karşı karşıya olduklarını düşünmeden, haberime, “Metroda Namaz Şov” türünden başlıklar atabilirdim.
Cumhuriyet gazetesi okuyan emekli bir öğretmen olabilirdim.
Cumhuriyet mitinglerine katılan geçkin laikçi kadınlardan biri de.
Hayata Ertuğrul Özkök hatta Emin Çölaşan olarak gözümü açabilir, ne bileyim Tuncay Özkan benzeri bir adam olarak ortalarda dolaşabilirdim.
Anayasa Mahkemesi üyesi olup Anayasaya aykırı kararların altına imzamı atabilir veya Kavaklıdere-Kızılay hattında Onuncu Yıl marşı höyküren bir köşe yazarı olabilirdim.
Yönetmen olabilir, Ramazan ayı için TRT’ye çektiğim filmde, Hazreti Ömer’e secdeden kalkarken “Semi’allahu limen hamideh” dedirtebilirdim.
Çok resimli bir gazetede muhabir olup “teravih” kelimesini “teravi” olarak yazabilir, insanların cuma günleri hangi zorluklarla karşı karşıya olduklarını düşünmeden, haberime, “Metroda Namaz Şov” türünden başlıklar atabilirdim.
Hayatında alnı hiç secdeye gitmemiş, ama buna rağmen, namazın, ezanın Türkçe olarak okunmasını / kılınmasını isteyen, camiye galoşla girilmesini tavsiye eden, “cenaze namazlarına kadınlar niye katılmıyor?” sorusu beynini kemiren bir genel yayın yönetmeni de olabilirdim elbette ki.
Elektrik trafolarını mescit (kurukafalı!) sanacak kadar komik bir milletvekili de olabilir, “bunlar adım başı mescit açmışlar yahu” diyerek herkesi kendime güldürebilirdim.
Tiyatroda oyun boyunca uyuklayıp, esneyip, oyunun sonunda ayağa fırlayarak elleri patlarcasına alkışlayan, hem de zamanında Ankara’da Murat Karayalçın asr-ı saadetini yaşamış bir sosyal demokrat da olabilirdim pekâlâ.
Dini tecrübesi fi tarihinde “kulhü duası”nı ezberlemiş ve de küçükken bayram namazlarına gitmiş olmaktan ibaret, buna rağmen büyük bir teolog edasıyla dini konularda ahkâm kesip, fetva sıralayan, sözüm ona sosyolojik “çıkarsama”lar yapan, adının önünde bir takım titrler bulunan bilim insanlarından (bilim adamı değil!) biri de olabilirdim, biliyorum. Bütün bunların yanında, yetersizliğimi bastırmak adına otobüste başörtülülerin suratına dik dik bakar, en küçük yanlışlıklarında hemen “siz hep böylesiniz zaten” diyebilirdim. Sonra ekleyebilirdim: Evet, benim de annem başörtülüydü, ama onunki Anadolu kadının örtüsüydü, bunlar gibi simge olarak takmıyordu örtüsünü. (Be geri zekâlı adam, bu sıcakta kolay mı sanıyorsun başörtü takmayı, kapalı elbiseler giymeyi… Yemişim simgesini! Allah’ın emri olduğundan kırk derecede bile bu şekilde giyinir Müslüman kadın… Senin kafan fazla basmaz bunlara. Hadi cahilliğini de al git!)
Türkçeyi düzgün kullanamayan, en son kitabını ortaokulda hoca zoruyla okumuş, şu topraklar üzerinde ürettiği en küçük bir fayda dahi bulunmayan, Polat Alemdar mukallidi, Cem Uzan sempatizanı (“yakınlıkduyar”) gençlerden biri de olabilirdim tabii ki.
“Çevre Sevenler Derneği”nde sabahtan akşama kadar sigara içen (çevreyi seviyoruz ya!), mahdut bilgisiyle vatan kurtaran, ona buna akıl veren yaşlı amcalardan biri de olabilirdim.
Her şeyin fazlasına (tabii ki dinin de) karşı olan, kendini gerçekleştirmiş (kendini gerçekleştirmek?), kariyer de yapan çocuk da yapan, aldığı ücretin tamamını kuaföre ve giyime yatıran, kendini güzel zannedecek kadar dünyadan bihaber, ülkenin cumhurbaşkanını veya başkentini sorsanız elbette ki bilemeyecek, ama her şeye rağmen kendinin “cahil dindarlar”dan daha bilgili olduğunu iddia edecek orta yaşlı kadınlardan biri de…
Çok şükür bunlardan biri değilim. Çok şükür bunlardan biri değilsiniz.
Yukarıdaki satırları şunun için yazdım, bazı Müslüman gençlerden duyuyorum: “Karşımızdaki insanlar bizi dindar olduğumuz için ka’le almıyor, namaz kıldığımızı duyunca selamı bile kesiyor!”
Bence Müslüman biraz müstağni olmayı bilmeli. Biraz izzet sahibi olmalı. Bu sözler, bu mağdurluk psikolojisi, bu yenilmişlik bize yakışmıyor. Çünkü karşındaki adam bilmiyor…
Ne müslümanı tanıyor, ne de onun dinini. Bunlar ciddiye alınmaya değmeyecek insanlar. Lütfen enseyi karartmayalım…