Fert ve toplumların Allah’ın murâdı yönünde terbiye edilmesi için indirilen Kur’ân-ı Kerim’in, yaklaşık dörtte bire yakın âyetinin kıssalardan oluşması, onların terbiyedeki rolünü göstermesi bakımından son derece önemlidir.
Her başarının temelinde ciddi bir irâde, sabır, sebat ve istikrar vardır. Bu hakikat, sanatta, ilimde, irfanda, işte, liderlikte hülâsa hayatın hemen her alanında geçerlidir. Çözülen irâdeler, kararlılıktan yoksun duruşlar, bugüne kadar hiçbir zaman sahibini zafere taşıyamamış ve bundan sonra da taşıyamayacaktır.
Hedefin zorluğu, zamanın uzaması, beklenmeyen hadiselerin zuhûru, bolluğun rehâveti, yokluğun endişesi, belâ ve musibetlerin inivermesi ve daha buna benzer nice meseleler vardır ki, irâdelerin çözülmesine, gönlün yorulmasına ve sebâtın kaybolmasına sebep olagelmişlerdir. İşte bu gibi durumlarda iradeyi takviye edecek ve gönle sebat aşısı yapacak önemli bir iksire ciddi ihtiyaç vardır.
Nasihatlar, teoriler, ilmî araştırma sonuçları, iknâlar, seminerler, geziler vb. daha nice yollar vardır ki çözülme karşısında tedbir olarak uygulanagelmektedir. Elbette sayılan bu tedbirler anlamsız değildir. Ancak biz burada Rabbimizin terbiye, teşvik ve te’yid olarak uyguladığı bir başka vasıtaya dikkat çekeceğiz: Başarılı örnekleri kıssa olarak anlatmak.
Rabbimiz, tebliğ ve irşâd hayatında birçok zorlukla karşılaşan Resûlünü hem teselli etmek, hem de ona sebat vermek için kıssalar anlattığını şöyle beyan eder:
“Peygamberlerin haberlerinden senin kalbine sebat verecek her şeyi sana kıssa olarak anlatıyoruz.” (Hûd Sûresi, 11/120)
Fert ve toplumların Allah’ın murâdı yönünde terbiye edilmesi için indirilen Kur’ân-ı Kerim’in, yaklaşık dörtte bire yakın âyetinin kıssalardan oluşması, onların terbiyedeki rolünü göstermesi bakımından son derece önemlidir.
Meselâ kibir ve inadın, kişiyi lanetli bir konuma düşürdüğü gerçeği, Âdem –aleyhisselâm- ile şeytan arasında geçen hâdiseler nazara vererek tablolaştırılır.
Helâk edilen kavimler, uzun uzun ve tekrar tekrar anlatılarak toplumların çürüme noktalarına dikkat çekilir.
Hakk’ın uyarıları ve mesajları dikkate alınmadığında nelerle karşılaşılacağı özellikle İsrâiloğulları ile ilgili kıssalarda açık açık vurgulanır.
İktidar gücünün ilahlaştırma tehlikesine, Firavun misaliyle vurgu yapılır.
Mal, mülk ve dünya zinetlerinin kaynağı ve gereği, doğru tespit edilemez ise insanı yerin dibine nasıl batırabileceği hakikati, Karun’un şahsında acı bir tablo olarak anlatılır.
Hasedin insaniyeti nasıl yeyip bitirdiği ve sahibini zillete ve perişanlığa nasıl sevkettiği gerçeği, Kabil ve Hâbil kıssasında ve hatta büyük bir sûre olarak Yûsuf Sûresi’nde uzunca anlatılır.
Zaman zaman da bazı şahsiyetler nazara verilerek onlar gibi olunması istenir. Hatta onların unutulmaması, daima hatırlanması gerektiği ilâhî bir emir olarak şöyle ifade edilir.
“Kitapta (Kur’an’da) İbrahim’i an. O sıddîk bir nebi idi.” (Meryem, 19/41)
“Kitap’ta Mûsâ’yı da an. Çünkü o ihlâsa erdirilmiş ve gönderilmiş bir peygamber idi.” (Meryem Sûresi, 19/51)
“Kitap’ta İsmâil’i de an. Şüphesiz o, sözünde duran bir kimse idi. Bir resûl ve bir nebî idi.” (Meryem, Sûresi, 19/54)
“Kitap’ta İdris’i de an. Çünkü o çok sâdık bir peygamberdi.” (Meryem,19/56)
“Güçlü kulumuz Davud’u hatırla. Çünkü o, her zaman Allah’a yönelirdi.” (Sâd Sûresi, 38/17)
“Kulumuz Eyyûb’u da an. Hani o Rabbi’ne: «Yâ Rabbi, şeytan bana bir yorgunluk ve işkence dokundurdu» diye yalvarmıştı.” (Sâd Sûresi, 38/41)
“Güçlü ve basiretli kullarımız İbrahim’i, İshâk’ı ve Yakub’u da hatırla.” (Sâd Sûresi, 38/45)
“İsmâil’i, Elyese’i ve Zülkifli de an. Bunların hepsi hayırlı kimselerdi.” (Sâd Sûresi, 38/48)
Bu ve benzeri âyetler gösteriyor ki, insanın terbiyesinde, gelişmek istediği alana göre öncülerin başarı hikâyeleri önemlidir. Onlar sürekli ilhâm verirler. Allah Resûlü gibi devamlı vahiyle desteklenen bir peygamberini bile Yüce Rabbimiz, kıssalarla yönlendirip takviye ettiğine göre, kıssalardan müstağni kalmak doğru ve akıllıca değildir. Önemli olan, kıssaların doğruluğu ve hâle uygun mesajı taşımasıdır.
Allah Teâlâ’nın kıssa ile eğitim metodunu, Allah Resûlü de ashâb-ı kirâm üzerinde aynen uygulamıştır. Hadis kitaplarımızda bunun çok sayıda örneğine rastlamak mümkündür.
İnsân-ı kâmil yetiştirme ocağı diyebileceğimiz tasavvufî eğitimde de aynı usûl devam ettirilegelmiştir. Bu kültür içerisinde nice menâkıpnâmeler kaleme alınmıştır. Hatta denilmiştir ki: “Sâlihlerin hikâyeleri, Allah’ın ordularından bir ordudur”. Bu ordular, büyük cihâd kabul edilen “nefsi tezkiye kalbi tasfiye” savaşında kişiye en önemli yardımcılardan sayılır. Özellikle seyr u sülûk adı verilen bu manevî yolculuğun başlangıcında evliyâullah ve sâlihlerin menâkıbı tavsiye edilmiş, yolculuğun ileri safhalarında ise ashâb-ı kirâmın örnek hayatını öğrenilmesi ve sık sık hatırlanması istenmiştir.
Süfyân bin Uyeyne’ye atfedilen: “Salihler anıldığı zaman, ilâhî rahmet iner” sözü de örnek ve öncülerin hâllerinin terbiyedeki tesirine işâret eder.
Kıssaların kişiliğimizde etkin oluşu, fikir, duygu ve davranışın iç içe bir tablo olarak özbenliğimize yerleşmesi sebebiyledir.
Rabbânî bir terbiyeden nasip almak ve iradenin güçlenmesi, kalbin sebatı ve hedefe doğru istikrarlı bir yürüyüş için başta Kur’an kıssaları olmak üzere, Allah Resûlünün anlattığı kıssalardan, sahabe-i kirâmın örnek hayatından, salihlerin hâllerinden ve hayatta müspet anlamda büyük başarılara imza atmış liderliklerin başarı hikâyelerinden beslenmeye azami gayret göstermelidir.
Netice olarak, kıssa deyip geçmemeli, istifade için tekrar tekrar müracaat etmeli…
1- Nefsi ve kalbi, Hakk’ın razı olmayacağı kötü duygu, düşünce ve ahlâktan arındırmak.