Yusuf Deren
Bazı yazarlara “ne okuyalım, bize ne tavsiye edersiniz” gibi sorular sorulur. Bu, tipik bir okumayı fazla sevmeyen, ancak okumayı da arzulayan insan sorusudur. Siz siz olun bu tür soruların ne soran tarafı olun ne de muhatap tarafı.
Yazıya, “Kitap okumak güzel, ama vaktim olmuyor ki” tabusunu yıkmakla başlayalım. Evet, bu bir tabudur, hatta bize zorla belletilmiş bir tabudur.
“Kitap okumaya vaktim yok” demek, kitap okumayı diğer zahmetli işlerle aynı kefeye koyduğumuz manasına gelir ki, işte en büyük yanılgılarımızdan bir tanesi... Çünkü okumak için illa ki geniş zamanlara, büyük okuma masalarına ihtiyaç yoktur. Otobüste, dolmuşta, yatmadan önce, kalkınca, akşamları televizyon (!) izleme saatlerinde vb. birçok yerde ve zamanda kitap okuyabiliriz. Örneğin günde yarım saat gidiş, yarım saat dönüş olmak üzere bir saat otobüs yolculuğu yapıyorsak, bu bizim yaklaşık otuz kırk sayfa kitap okuyabilecek boş zamana sahip olduğumuz anlamına gelir.
“Demesi kolay, ama olmuyor” mu diyorsunuz, başladığınız bir kitabı bir türlü bitiremiyor musunuz, bir kitapçıya girdiğiniz zaman “hangi birini okuyayım ki” deyip karamsarlığa mı düşüyorsunuz, “okumuş” insanların yanında kendinizi biraz eksik mi hissediyorsunuz… İşte bütün bu semptomları yaşıyorsanız, hemen bir yerden başlamanız gerekli. Bu aşamada soracağınız “ne okuyayım”, “nasıl okuyayım” soruları size zaman kaybettirmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Bazı yazarlara “ne okuyalım, bize ne tavsiye edersiniz” gibi sorular sorulur. Bu, tipik bir okumayı fazla sevmeyen, ancak okumayı da arzulayan insan sorusudur. Siz siz olun bu tür soruların ne soran tarafı olun ne de muhatap tarafı.
Herkes, “iyi” kitabını kendisi bulacaktır. Okumak ilk önce bir zanaattır. Bu zanaat; okudukça, çalıştıkça, yeni dünyalar keşfettikçe sanata dönüşecektir. Bu aşamadan sonra artık iyi kitap gelip sizi bulacaktır, endişeniz olmasın.
Kitapçılara uğradıkça görüyorum, gerçekten kitap okumak isteyen, kitaplara göz atan, okuma ihtiyacı hisseden epey insan var günümüzde. Ama gel gör ki, bu insanların çoğu ne istediğinin farkında değil. Kitap okumanın yararlı olduğunu biliyorlar ancak bu yararın ne olduğu konusunda kafaları biraz karışık. Bunu kitapçılarda bazı konuşmalara kulak kabarttığım için biliyorum. Her şeye rağmen kitapçıların dolu olması elbette ki sevindirici.
Son yıllarda kitap okuma, özellikle varlıklı ailelerde bir trend olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Kitabevlerinde çocuğuna özenle kitap seçen ebeveynler, okunan kitap başına pek de fena olmayan harçlıklar/ücretler ödüyorlar “kendi” çocuklarına. Yani aileler kitabın önemini keşfetmeye başlıyor. Fakat kendileri pek kitap okumadığından olsa gerek, kitap üzerinden iletişimi yeterince kuramıyorlar çocuklarıyla. Para için veya not için okuyan çocuk, okul kapanıp da not verme işlemi bittiğinde ya da para kesilmeye yüz tuttuğunda fazla mesaiye kalmış banka memuresi gibi somurtmaya ve yaptığı işten nefret etmeye başlıyor. Hal böyle olunca, kitap, ancak karşılığında somut bir kazanımı olan bir metaya indirgeniyor.
Bunları söylerken bu yönteme karşı çıktığım filan anlaşılmasın. Bu, günümüz dünyasında belki de en iyi yöntem. Ancak çocuklarımıza kitapları daha çok sevdirmenin farklı yollarını bulmamız şart bence.
Bununla birlikte ilköğretim çağındaki öğrencilere kitabı, “kitaplar şöyle iyidir, insan için şu şu yararları vardır” şeklinde klişe sözlerle anlatamayız. Çünkü bu sözler oldukça soyut ve de anlamsız kalacaktır o yaşta bir çocuk için. Lafla, telkinle değil de daha fazla deneyimle, okuma saatleriyle, karşılıklı okumalarla, bilgisayar oyunlarından çalınmış zamanlarla okuma ihtiyacı kazandırabiliriz belki çocuklarımıza.
Peki, bağlarken şöyle bir soru soralım: Kitap okuyunca ne gibi kazanımlar elde eder insan? Kitap okuyan insan nelere sahip olur? Kitap okumak niçin önemlidir?
Ve ardından bu soruya tersinden yaklaşalım ve diyelim ki: Kitap okuyan insan neleri yapmaz?
Buyurun:
- Kitap okuyan insan önüne her konulana kayıtsız boyun eğmez, kafasına uymuyorsa bunlar, açık açık söyler.
- Kitap okuyan insan tuzluğu kapıp, soluğu her “hıyarım var” diyenin kapısında almaz.
- Kitap okuyan insan okuduğu her habere inanmaz, yalancılığı tescilli insanların yazdıklarına özellikle.
- Kitap okuyan insan malayaniden hoşlanmaz, dolmuşta ülke meseleleri hakkında nutuk çekmeyi sevmez, sokağa çöp atmadığı gibi atanlardan da nefret eder.
- Kitap okuyan insan yanındakinin gazetesine abanıp onu rahatsız etmez, illa ki gazete okumak istiyorsa gider bir tane satın alır. Gazetelerde spor sayfalarından başka da okuyacağı yerler vardır bu kişinin.
- Kitap okuyan insanlar taksiden bozma Doğan görünümlü bir Şahin’e sekiz kişi doluşup, yüksek sesle müzik dinlemez, yoldan geçenlere su sıçratmaya çalışmaz…