Her sene 100 Katolik’ten birisi Protestan oluyormuş. Papa da “Ne yaparız” diye cümle Katolik ricalini toplamış; Güney Amerika’da buluşup konuşmuşlar. Ne yapacaklar da çatırtıları dört bir yandan işitilir hale gelen Katolikliği kurtaracaklar; bunu ileriki günlerde göreceğiz.
Toplantının Güney Amerika’da yapılıyor olması bana ilginç geldi. Şimdiki Katolik ekâbir oraya nasıl yüzleri kızarmadan gidebiliyorlar hayret ediyorum. O kıta sonuçta Portekiz ve İspanyol sömürgeciler marifetiyle zorla Hıristiyanlaştırılmış toplumlardan oluşuyor. Dedelerini zorla kendi inancına döndüren Kilise bugün de onların torunlarını istismar ediyor ve sömürüyor. Fakirliğin ve sefaletin diz boyu olduğu bu toplumlarda hala utanmadan Katolik inanışının yayılması için çalışmaktan bahsetmiyorlar mı, insan pes diyor, başka bir şey diyemiyor.
Toplantı sürerken, kendilerine özgürlük ilahiyatı savunucusu adı verilen bir grup Katolik gösteri yapmış. Bunlar Kilise’nin dışlanmışlar, ezilmişler, fakirler ve insan hakları için bir şeyler yapması gerektiğini düşünüyorlar. Siz de öyle düşünürsünüz değil mi? Örneğin inançlarından başka bir şeyi olmayan fukara Güney Amerikalılara Kilisenin hoş sözler söylemesini beklersiniz. Nerede? Papa’ya göre Kilise’nin asli görevi sosyal adaletsizliğe karşı direnmek ve eşitsizlikleri kınamak değilmiş. Çünkü bu bir siyasi görev olurmuş ve bu tür hareketler manevi görevleri ihmal etme sonucunu doğurabilirmiş.
Kilise bu kafayla kendisini kurtaracağını düşünüyorsa yanılıyor. Eşitsizlik, fukaralık ve sömürüye karşı çıkmayı siyasi bulacaksınız, sonra da insanlar bizden niye uzaklaşıyor diye kafa patlatacaksınız. Zor işiniz zor… Kilise’nin işi zaten zor da, esas Kilise’de bir ümit olduğunu düşünen Güney Amerikalı “sadık müminlere” ne demeli? Şunu diyelim: Dedeleriniz çekti, siz de yeterince çektiniz, artık uyanma zamanı gelmedi mi kardeşim?