
Ayşe Kurudere
Artık olumsuzu bırakmanın vakti geldi hatta geçmekte… Seçtiğin yolda ya Hakk’a kanat açar hakiki asâleti yakalarsın yahut olumsuzluklar pençesinde ümit yitirip sefalette batarsın…
Çocukluğunuzdan yetişkin evrenize kadar “yapamazsın, olmaz, beceremezsin, inanmam, imkânsız” gibi olumsuz mesajları 144.000 defa duyduğunuzu biliyor muydunuz? Peki ya verilen bu mesajlarla beraber yanlış yükleme ve kötü şartlanmanın getirisi olarak beynimizin adeta doğru düzgün çalışmayı unutabileceği ihtimalini hiç düşündünüz mü? Her şartlanma zamanla yıkılmaz inançlara dönüşebiliyor. Daha sonrasında ise “öğrenilmiş çaresizlik” ve “saplantı” gibi durumların pençesinde kaybolup gidiyor gençlik…
Bize müracaat edilen vakaların çoğunun altında aile içi iletişim kopukluğu yatıyor. Ebeveyn ve çocuk arasında zamanla uçurum oluşuyor. Nasıl mı? Televizyon, bilgisayar gibi müspet etkisi olan nimetler; yanlış kulanım sonucu külfet hâline gelebiliyor. Bazen seminerlerde soruyorlar. Biz de genç olduk, niye ergenlik yaşamadık? Cevap aslında basit ve net. Aslında yaşadınız ama neler yapabileceğinizi bilmiyordunuz. Şimdiki gençlik ilkokuldan itibaren ergenlik dönemi sıkıntılarını öğrenerek büyüyor. Sonra şartlanmalar başlıyor. Her olumsuzluğun ardından ergen olma durumuna sığınılıyor.
Ebeveynler konuşarak hallolacağına inanıyor, genç adayı birey ailesini yine nasihate başladı diye bedenen dinlese de ruhen bambaşka âlemlerde dolaşıyor. Sadece ergenlikte değil hayat boyu dikkat edilmesi gereken muhteşem bir ayrıntı var. İnsan zihni olumsuz mesajları kavrayamıyor; yani olumsuzluk eki ile biten bütün kelimeler zihnimiz tarafından olumluya dönüştürülerek algılanıyor. Bunun bir örneği; ne zaman diyet amaçlı artık tatlı yemeyeceğim deseniz, dikkat edin canınız daha çok tatlı istiyor hatta şekeriniz düşüyor. Yahut yapılan araştırmalarda “Burada sigara içilmez!” tabelasını gören her aktif içicide fark edilmeden sigara içme isteği uyandırılıyor. ”Yasaklar caziptir.” Yahut “her yasak merak uyandırır!” Hayatınızda bir farkındalık oluşturursanız şayet, olumsuz mesajların ne denli tesirinde olduğunuzu görebilirsiniz.
Ömer Bin Abdulaziz (r.a) halifelik döneminde çarşıda yürürken, arkadan bir kendini bilmez “Hey Eşek!” diye seslenir. Ömer Bin Abdulaziz (r.a) hiç sükûnetini bozmadan sesin geldiği yöne döner ve “Ben eşek değilim!” der. Olayı gören insanlar hayretle ve biraz da adama kızgınlıkla “Efendim neden haddini bildirmediniz?” diye sorunca hazret ; “O beni eşek zannediyormuş, ben de ona olmadığımı söyledim!” der. İnsanlar sizi yapamayan, kapasitesiz, beceriksiz gibi olumsuzluklarla niteledikleri zaman yalnızca öyle olmadığınızı söyleyip, yolunuza pür enerji devam ederseniz neden başaramayasınız ki?
Özgüveniniz yetersiz mi, motivasyonunuz sürekli düşüyor mu, illa ki birileri olmadan yapamayacağınızı mı düşünüyorsunuz? O hâlde hayatınızdaki olumsuz cümleleri keşfetmeniz ve nihayetlendirmeniz gerekiyor. Bilincinize verdiğiniz her mesaja, yaptığınız her yüklemeye dikkat edin ve özen gösterin lütfen! Zira birçok psikolojik rahatsızlığın köklerinde olumsuz mesajlar mevcut.
Son zamanlarda cidden gündemi meşgul eden ve büyük tepki alan bir dizi var malumunuz. Yapılan bir yorum cidden calib-i dikkat. “Sultanın lakabı ‘Muhteşem’ diye hikâye de kendiliğinden muhteşem oluvermez, hakkaniyetli bir padişah portresi için, hikâyenizin de gönülleri fethedecek kadar azimli ve derin olması gerekir. Aşk elbette olacak ama Batı’nın harem fantezileri ile değil!”. Ne düşündükleri belli, tarihimizden uzak kalmış gençliğe illetli fikirlerini bulaştırmaya çalışmak, sıvayamasalar da güneşi; maksat akıllarda iz bırakmak. Birçok insan çok ciddi tepkiler verdi. Herkes ‘‘izlemeyin, izlenmesin’’ dedi. Ve normalden çok daha fazla merak edildi. Tepkililerin bile birçoğu acaba neleri çarpıtmışlar diye izledi. Sonuç olarak yayınlandığı ilk akşam dizi, reyting rekoru kırdı. Reklamın kötüsü olmaz mantığı cidden ziyadesi ile gösterildi. Tepkimiz sadece olumsuz cümleleri içermekten ibaret kalmasa, tarihimizi hakikatleri ile, hak ettiği derecede öğrenme ve öğretme çabamız olsaydı, buna cüret bile edilemeyecekti.
Artık olumsuzu bırakmanın vakti geldi hatta geçmekte… Seçtiğin yolda ya Hakk’a kanat açar hakiki asâleti yakalarsın yahut olumsuzluklar pençesinde ümit yitirip sefalette batarsın…