
Ali Düz
Merhaba arkadaşlar!
Bahar dönemindeyiz. Ve havalar gittikçe ısınıyor. Mayıs haziran derken yazın içine doğru gidiyoruz. Doğa, yani okulun dışı, okul harici şeyler daha cazibeli olmaya başladı. Bu zamanlarda dersleri iyi takip etmek, okula iyi adapte olmak zorlaşıyor. Bir de sanırım hemen hemen tüm üniversitelerde Nisan`da vize sınavları yapıldı. Bazı üniversiteler Nisan`ın sonunda başlattı vizeleri, oralarda da Mayıs`ın ilk haftası gibi bitecektir vizeler, tahminime göre. Yani çoğu üniversitede vizelerin de bitmiş olması sebebiyle, vize sınavlarının da stresi bitmiş olduğu için, bahar döneminde olduğumuz için, havalar ısındığı, insanın canının değişiklik istediği, gezmek istediği, her şeyin daha cazibeli olmaya başladığı için, öğrencilik zor bu vakitlerde! Ama olsun, zora talip oluruz biz de, değil mi? İki şeyi bir arada ve birbirine karıştırmadan yapar, böylece ikisine de gücümüzün yettiğini, zamanın ikisine de aslında yettiğini göstermiş oluruz. Yani bir yandan öğrenciliğini, derslerini aksatmamak; bir yandan da mevsime uyum sağlayarak sosyal faaliyetleri artırmak, spor faaliyetleri, gezi, piknik gibi etkinliklere katılmak… Her iki faaliyet için, tüm üniversiteli arkadaşlarıma kolay gelsin diyerek, kampüsten haberlerimize geçelim istiyorum.
Nisan sayımızda hatırlarsınız, Bursa’dan bir haber vermiştik; kampüslerinde mescit isteyen, bunun için rektörlüğe dilekçe veren arkadaşlarımıza, üniversite yönetiminin yasadışı örgüt muamelesi yapması, dilekçeler için gruplar hâlinde öğrencilere sorular sorulmasıyla alakalı bir haberdi. Öğrencilerin ibadet ihtiyacının karşılanması konusunda bazı üniversitelerin çok ilgisiz davrandığını biliyoruz. Fakat işin bir de diğer tarafından bakarsak, çözüm aslında öğrencide! Gönülden isteyen ve çabalayan, çabasının karşılığını alıyor elbet. Şimdi bununla ilgili bir haberi yazmak istiyorum size. Şanlıurfa Harran Üniversitesi’nden M. Halit Turgut arkadaşımız göndermiş haberi. Şöyle diyor:
“Harran Üniversitesi Eyyübiye kampüsünde 16 yıl önce yapılmış bir mescidimiz vardı. Fakat mescitte bir ay öncesine kadar namaz kılınamıyordu, çünkü 16 yıl önce yapılmış bu mescit kaderine bırakılmış, hiç bakım-onarım yapılmamıştı. Bu durumun okul yöneticilerine iletilmesine rağmen, yöneticiler herhangi bir şey yapmadı. Bunun üzerine biz de, okuldan arkadaşlar ile anlaşarak bu mescidi mükemmel bir şekilde yaptık, düzenledik. Çok güzel oldu. Oraya bayanlara ait bir mescit de yaptık. Ve şu anda öğrenciler çok güzel bir şekilde cemaat hâlinde namaz kılabiliyorlar, kendi aralarında sohbet ortamları oluşturabiliyor, ders çalışabiliyorlar. Öğrencilerin çabalarıyla inşa edilen bu mescitte emeği geçen herkese, tüm Şanlıurfa esnafına ve bizi yardımlarından eksik bırakmayan tüm öğrencilere sonsuz teşekkür ediyorum.”
Halit’le beraber ben de çok teşekkür ediyorum mescitte emeği geçen herkese. Öğrenciler, yani arzu edilen ortamı bizzat kullanacak kişiler, sıkı bir emek sarfedince mutlaka karşılık buluyorlar bence. Bu haber de bunun güzel bir örneği olsa gerek. Darısı başınıza diyelim, mescit sorunu yaşayan diğer üniversiteli arkadaşlar!..
Bir başka faaliyete geçelim şimdi. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nde bazı arkadaşlar bir araya gelerek, ‘aktif üniversiteliler’ diye bir kulüp kurmuş. Kulübün bu yılki programıyla ilgili bir haber bu. Haberi aktarmadan önce benim değinmek istediğim bir şey var; üniversitelerde düzenlenen konferanslara, seminerlere öğrenciler yeteri kadar ilgi göstermiyor bence. Hocaların etkisiyle, ya da arkadaşları için gidenler haricinde bu programların yeteri kadar ilgi görmediği, ülkemiz genelinde bir gerçek. Üzücü bir gerçek... Geçen yıl ki bir olay meselâ, medyada da epey yankı uyandırmıştı, sanırım İTÜ’deydi, aynı anda okulda hem bir profesör hem de (adı bizde kalsın) bir şarkıcı konferans vermişti, profesörün konferansına 4 kişi giderken, şarkıcının salonu tıklım tıklımdı. Hatta bu durum yüzünden profesör istifa etmişti. Sonra görevine geri döndü sanırım. Ama olay bu yani. Hazin bir durum… Kütahya’da ise, arkadaşlar programlara çok yoğun ilgi göstermiş. Zaten Anadoludaki üniversitelerde böyle etkinliklere ilgi daha fazla oluyor. Bu da diğer taraftan sevindirici bir şey. Mescit haberimizde olduğu gibi, elhamdülillah bir konuyla ilgili olumsuz vakalar yaşansa da, olumlu şeyler de olmuyor değil! Neyse sözü çok uzatmadan haberimize geçelim. Dumlupınar Üniversitesi’nden Abdullah Emre Çetiner arkadaşımız şöyle yazmış:
“Ünivesitemizde, Aktif Üniversiteliler kulübü bu yıl 2. kariyer günlerini yapıyor. Geçen yıl kulübün üye sayısı 70 iken, bu yıl 270 oldu. Geçen yıl çok rağbet görmeyen kariyer günleri bu yıl çok ihtişamlı başladı! 4 gün sürecek kariyer günlerinde 17 puan toplayarak yeterli seminere katılanlara sertifika verilecek. 650 kişilik oturma yeri olan amfi`de çok büyük bir izdiham oldu. İçeride 1500`e yakın belki daha fazla kişi vardı. Merdivenler, arka taraflar aklınızın alabileceği her yer tıklım tıklım idi. Hatta bende izdiham yüzünde ilk oturuma katılamadım. Öğrenciler büyük bir salon olmadığı için isyan ettiler. Tartışmalar fazla büyümeden görevliler tarafından engellendi.:))
Bu durum Anadolu üniversitelerindeki öğrencilerin böyle programlara nasıl aç ve istekli olduklarını ispatlıyor. Açılış konuşmalarının ardından, kişisel gelişimle ilgili vizyoner danışmanlıktan iki kişi seminer verdi. Görmeliydiniz programlar çok keyifli olduğu için, üniversite öğrencileri öylesine çoştu ki; alkışlamalar, oynamalar, eğlenceler... Daha sonraki günlerde Eti’nin teknoloji koordinatörü konuşma yaptı, burada P.G.S. grup’un başkanı konuşma yaptı, ve son olarak da siyasetçi Meral Akşener bir konuşma yaptı… Toplamda programlar çok iyiydi, herkese teşekkürler.”
Sıradaki haberimiz ise, İstanbul Marmara Üniversitesi`nden. İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi`nden Gökhan Umut yazmış bize. Gökhan arkadaşımızın değindiği sorunlar da çokça yaşanıyor ve gerçekten öğrencileri bunaltıyor. Bürokrasinin yavaşlığından şikayet edilir ya hep, üniversite bürokrasisi de bu yavaşlıktan beri değil aslında. Haberimiz şöyle:
"Selamlar,
Ben Gökhan Umut. Arkadaşların dergimize yaptıkları üniversite tanıtımlarını görünce, benim de bu kervana katılmam gerektiğini hissettim.:) Ama ben burada fakültemle alakalı bir sorunu dile getirmek istiyorum. Bir çok konuda öğrencilerine yardımcı olmaya çalışan İİBF öğrenci işlerinin, ne yazık ki öğrenci belgesi veya onay gereken herhangi bir belge verme hususunda pek yardımı dokunamıyor. Biz İngilizce bölüm okuyan İİBF öğrencileri, onay gereken herhangi bir belge almak için Göztepe`de bulunan öğrenci işlerinden belgeyi alıp, taa Bahçelievler kampüsümüzdeki öğrenci işlerine imzalatmaya gitmemiz gerekiyor. Bu da bizler için bir çok açıdan külfet anlamına geliyor. ( Maddi açıdan, bedensel yorgunluk, zaman kaybı...) İşin garibi bu uygulama yıllardır devam ediyor. Biz, öğrencileri üzen şey ise bu konuda kolaylaştırma adına herhangi bir çabanın gösterilmemesi.
Artık birilerinin bu sesi duymasını ve konuya bir çözüm getirmesini istiyoruz. Herkese kolay gelsin..."
Evet, umarız Marmara Üniversitesi’ndeki bu sorun bir an önce çözümlenir, öğrenciler de eziyet çekmekten kurtulur…
Diğer bir haberimiz ise Ankara’dan. Gazi Üniversitesi’nden Sami Yaylalı arkadaşımız yazmış. Ama haberi okuyunca aklıma şu geldi, kızmayın ama Gazi’li öğrencilerin ortak özelliği mi bu bilmiyorum, hepsi reklamcı ya. :) Herkeste var bu biraz, zaten hiç reklamsız haber de olmuyor sanki, ama Gazi’liler daha fazla reklamcı! Yazdıkları haberler böyle hep; “bir ilk daha…” Bana öyle geldi yani.:)
Sami Yaylalı şöyle yazmış:
“Üniversitemizde bir ilk daha gerçekleşti geçenlerde. Türkiye üniversitelerinde ilk kez havalı atış poligonu Gazi Üniversitesi dâhilindeki spor merkezinde hizmete açıldı. Tabi çeşitli dedikodular da hemen akabinde gelmeye başladı. Ben sadece kulağıma gelenleri yazmıyorum. Kendi ağzımdan çıkanları da yazıyorum. Bundan dolayı okuyucular bazı mübalağaları anlayışla karşılarlar umarım.
Gazi`de hemen hemen çoğu üniversitede olduğu gibi her düşünceden insan var. Dolayısıyla, çoğu Gazi’li arkadaşımız, poligon açılmasına oldukça sıcak bakıyor."İnsanlar özgürce hava atmalı", "insanlar nefsi müdafaayı öğrenmeli", " Türk erkeğinde sahip olması gereken üç şeyden biri bu sayede elde edilebilir" gibi sözleri onlardan sıkça duyuyoruz. Kimisi de bu olayın karşısında. "Burada Polat mı yetişecek bilim adamı mı?", "Bu da bir tedbir yöntemi olsa bile kendimize silahlanıyorlar dedirtmemeliyiz", "Ya burayı erkeklerden daha çok biz kullanmalıyız ya da bayanlara özel bir havalı atış poligonu açılsın diye imza toplamalıyız" gibi karşıt söylem geliştiren arkadaşlarımız da var. Lakin fakirin bulunduğu bölümden bu merkezde atış talimi yapmaya henüz kimse gitmedi ve poligon sinek avlıyormuş. :)”
Gazi’deki düşünce gruplarını da özetlemiş olduk böylece. :) Bu haberden çıkardığımız ana fikir neymiş; insanları eylemlerinden tanımak mümkünmüş. :)
Arkadaşlar, bu haberle, ‘Kampüsten Haberler’imize bu sayılık son verelim. Gelecek sayıda buluşalım, yani Haziran’da. Daha güzel daha olumlu haberler temennisiyle Haziran’ı bekliyoruz!...
Bir ay boyunca tüm arkadaşlara iyi dersler, iyi çalışmalar diliyorum!