
Akif Vezir
İsmi Faruk Koca.
Kars’ta yaşıyor.
Resmi tabiri ile “O bir engelli.”
Görüntü de öyle: Neredeyse bir odadan ibaret bir dünyası var. En temel ihtiyaçlarını bile gidermek için yardıma ihtiyacı var. Konuşmada zorluk çekiyor. Tekerlekli sandalyeye mahkum. Doğru dürüst dışarı bile çıkamıyor. Adı üstünde: O bir engelli.
Ama öyle değil işte. Resmi tanımlar ne derse desin, görüntü ne gösterirse göstersin, Faruk Koca insan azminin ve gayretinin her türlü engele rağmen ne yapabileceğinin çok güzel bir örneği.
Çünkü o bir dertli.
Faruk Koca ne mi yapıyor? Siz en iyisi bu soruyu ne yapmıyor diye sorun da sonra mahcup olmaktan kurtulun. Faruk Koca, mensup olduğu –bakın engelliler camiası demiyorum- insanlık camiasının iyiliği, esenliği ve güzelliği için çalışıp duruyor. Yazıyor, çiziyor, düşünüyor, tartışıyor; sivil toplum faaliyetleri organize ediyor, derdini bulabildiği herkesle paylaşıyor. Sadece bulunduğu bölgedeki mülki amirlere değil bazen taa Başbakan’a kadar ulaşıyor ve engellilerin dertlerinin dermanı olmak için durmadan çalışıyor.
Faruk Koca tüm bu işleri bir gözden ibaret küçük dünyasında, bilgisayarının başına yapıyor. O, kendisi gibi olanların bir anlamda gözü, ayağı ve kolu. Görülmesi gerekeni görmeye çalışıyor, gidilmesi gereken yere gidiyor ve ulaşabildiği herkese derdini anlatıyor.
Faruk Koca’nın ne kadar gayretli olduğunu şuradan anlayın ki biz onu bulmadık, o bizi buldu. Kars’a gelin dedi. Bir fırsatımız düştüğünde gittik ve uğradık. Kendisi ile tanıştık. Dert çağrısı yapan bir derginin mensupları olarak doğunun en ücra yerlerinden birisinden yükselen bu güzel çağrıya, Faruk Koca’nın dert dolu çağrısı ile buluşmaktan memnun olduk.
Bu yazı bir dert kardeşliğinin ilk örneğinin tanıtım yazısıdır. Buradan ilan ediyoruz: Biz GENÇ dergisi olarak Faruk Koca ile dert kardeşi, “derttaş” olduk. Onun derdi bizim derdimiz, bizim derdimiz onun derdi.
Bekleyin, derttaşlar ne yapabilir, neler gerçekleştirebilir, görün.
Yakında… :)