
Merhaba arkadaşlar!
Geçen sayımızda, sizden ne kadar çok haber alabilirsek, demiştik, bu sayfa o kadar genişleyecek. Dergimize gelen haberlerin sayısındaki artış gerçekten sevindirici. Sesimize karşılık veren arkadaşlara teşekkürlerimizi belirtelim en başta! Sesimizin yankısı ülkemizin her yerinde duyulmuş belli ki. Demek ki, heyecanın olduğu yerde hareketin olduğu yerde paylaşılması gereken bir şeyler de oluyor, derken haklıymışız..
Kampüsten Haberler sayfamızın coşkusunun artarak süreceğine inanıyoruz. İstanbul`dan Ankara`ya, Karaman`dan Gaziantep`e, Denizli`den Trabzon`a heyecanımızı paylaşan, üniversitesini bizimle paylaşan tüm arkadaşlara, ve tabii şimdilik yalnızca sayfamızı izleyen ama ilk fırsatta haberiyle de katkı sağlayacak tüm arkadaşlara teşekkürler yeniden!...
Ve bir an önce haberlerimize geçelim istiyorum. Yalnız şuna da değinmeliyim; liseli arkadaşlarımızdan da bize ulaşıp, okulundan, ortamından haber vermek isteyenler oluyor. Editörümüz liseli arkadaşlar için de bir sayfa düşünecektir belki.
Üniversitelerimizin kampüs haberlerine geçelim.
Gaziantep`ten başlayalım isterseniz. Gaziantep Üniversitesi Türk Dili Ve Edebiyatı bölümünden Nevzat Yıldırım arkadaşımız yazmış bize. Üniversitesinin reklamını yapmış biraz. :)
“Merhaba sevgili GENÇ dergisi...
Gaziantep Üniversitesi`nde okuyorum ve üniversitemiz Güneydoğu`nun en hızlı gelişen üniversitesi bence. Her geçen gün yeni binalar yapılıyor ve yeni açılacak bölümler için hazırlıklar sürüyor. Teknolojik faaliyetler için yeni ortamlar kuruluyor. Ama bence, üniversitemizdeki en güzel yönlerden biri şu: Siyasi çatışma ve ideolojik kavgalar yok burada! Sakin ve huzurlu bir ortama sahibiz. Eğitim kalitesi de Batıdaki üniversiteleri aratmayacak kalitede... Gaziantep Üniversitesi öğrenci dağılımı bakımından "yerel" bir yapıya sahip; daha çok çevre illerden gelen öğrenciler var. Şimdi final dönemindeyiz ve başımızı kaşıyacak zamanımız yok. Final dönemindeyiz, bu yüzden herkes sessiz.
En kalbi saygı ve sevgilerimle...”
Evet, final zamanı başını kaşıyacak vakti olmaz öğrencilerin. Ve üniversitelerde, öğrenci yoğun semtlerde bir sessizlik hâkim olur. Ama şimdi hemen hemen bütün üniversitelerde finaller bitti, sınav sonuçları açıklandı ve yeni bir döneme girildi, girilmek üzere. O yüzden sınav zamanı sessizliği şimdi üniversitelerde yerini çoksesliliğe bırakmıştır diye tahmin ediyorum.
İkinci haberimiz için Gaziantep`ten Denizli`ye doğru gelelim.
Pamukkale üniversiteli arkadaşlarımız bir internet sitesi kurmuşlar; çok yönlü şık bir site olmuş bu. Diğer üniversitelerdeki arkadaşların da dikkatini çekeceğini düşünüyorum. Böyle geniş zeminli ve tüm renkleri kapsayan çalışmalar her üniversitede yapılmalı bence. Güncel tartışmalardan, eğlence bölümlerine, sınav soruları paylaşımından, sağlık bilgilerine kadar geniş yelpazeli bir site.
Haberi gönderen arkadaşımız Esma Mutluel şöyle diyor:
“Hayırlı günler.
Sizlere www.paulu.net adlı Pamukkale üniversitelilerinin sitesinden bahsetmek istiyorum. paulu.net`in yaklaşık 2400 üyesi var; ayrıca site sadece Pamukkale Üniversitesi öğrencilerine değil herkese açık ve herkese hitap edecek şekilde düzenlenmiş...
-Denizli`ye yeni gelen arkadaşlara gerek mekân konusunda gerekse ev konusunda yardımı hiç esirgemeyen site üyelerimiz olabildiğince kişiye el uzatmaya çalışıyor.
-Her bir fakülte için ayrılan bölümlerde geçmiş yılların sınav soruları ve ders notları paylaşılıyor.
-Ayrıca güncel haberlerin tartışmaya açılması ve usturuplu bir biçimde tartışılması kişiyi gerçekten üniversite öğrencisi olduğu hissine büründürüyor.
-Sağlığımız hakkında önemli ve güzel bilgiler özellikle tıpçı arkadaslar sayesinde üyelerle paylaşılıyor.
-Eğlenceli bölümlerde de gayet seviyeli malzemelerle stres atılabiliyor.
-Ve.. Sözün ustalarını tanımamızı ve tanıtmamızı sağlayan bölümler ve tadına doyamadığımız eserlerin tekrar dilimize dolandırılıvermesi… Bunun yanında yazar adayı arkadaşlarımızın yazılarını paylaşması ve eleştiriye açık tutması...
-Denizli`deki kurslar hakkında detaylı bilgiler. İkinci el eşya alım satımında hızlı çözümler… Pamukkale Üniversitesi öğrencisi olmayanlar bile bu sitede vakit geçirmeye doyamıyor; sizleri de sitemizden haberdar etmek istedim. Umarım herkes bu güzellikten nasibini alır.”
Diğer bir haberimiz İstanbul Ticaret Üniversitesi`nden. Bu haberde iki arkadaşın imzası var. İlker Hacı ve Vahit Özdemir. Arkadaşların ortak gözlemi pek sitem dolu:
"Özel üniversitelerin kaderi midir bilmem, insan üniversiteli olduğunu çok geç farkediyor. İstanbul Ticaret Üniversitesi`nde değişmeyen tek şey ise kızların makyajı.:) Boya küpünün içine düşmüş gibi birçok kız. Sabah 5`te kalkıyorlar bence.:) Sabah namazından bir süre önce.
Okulda birçok güzel hoca mevcut. Bunların başında Numan Kurtulmuş geliyor. Ticaret Üniversitesi`nde ne işi var anlamadım ama, burada olması büyük güzellik olmuş. :) Sıcaklığı, samimiyeti, bilgisi öğrencileri gayet memnun ediyor. Kendisini sevmeyen yoktur desek yeridir valla. Ama Üsküdar`daki kampüsün bahçesi, çoook küçük. Öyle sıkıcı ve bunaltıcı ki sormayın yani.
İster istemez dışarıdaki kafeleri tercih etmek zorunda kalıyor gençler. Bizim okul kimliğini kazanmamış bir okul. İlk mezunları ile neredeyse hiç iletişimi kalmamış okulun. Üstelik İletişim Fakültesi öğrencileriyle bile kalmamış. Artıları yok değil bizim okulun, ama tatmin etmiyor."
Arkadaşların ruh hâli beni de üzdü doğrusu. `İletişim Fakültesi`nde Yalnız Adam` diye bir roman yazsam iyi satar sanırım. Neyse, Ticaret Üniversitesi`nin yalnızlığından Marmara`nın tenhalığına doğru gidelim biz. Sayfamıza gelen haberler genelde üniversitelerin genel havasıyla, mekân özellikleriyle ilgili oluyor, ama ileride daha ayrıntılı ve kampüsünden içinden haberlerimiz olacaktır umarım. İçimize doğru koşmaya devam yani!
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi`nden Feim Gashi yazmış bize:
"Hani İstanbul Bağlarbaşı`nda akşamları ışıklandırmalı bir cami vardır. İşte o caminin olduğu mekân meşhur Marmara İlahiyat Fakültesi`dir. Kapısından ilk içeri girdiğim gün geliyor aklıma. Sessiz, sedasız, bol ağaçlı, "tam da okunacak bir yer" denilecek türden bir hava... Gerçi Marmara İlahiyat hâlâ öyle... Yalnız bir şeyler zamanla değişiyor her yerde olduğu gibi... Sıradanlaşıyor ve basitleşiyor... Atfettiğiniz değeri bulamıyorsunuz... Aslında bu konuya geçmeden önce şu vehim tablodan haberdar etmek isterim sizi. Okulda neredeyse bir öğrenciye iki hoca düşüyor. Yani bu ne demek? Okulu resmen uzun bir süreç içinde boşaltmışlar... Bir sürü derslik var ama, ortada sadece 200-300 öğrenci var... Yani okulda bir gezi havası hâkim çoğu zaman. YÖK`ün uyguladığı politika ile sadece imam-hatiplerin önü kesilmemiş, ilahiyat fakültelerinin de içi boşlatılmış. Okuldaki hüzünlü hava buradan doğuyor aslında.”
Haberlerimizin sonuna geldik arkadaşlar. Coşkuyla başlayıp hüzünle bitirdik. Bu aylık bu kadar diyelim, yerimiz bitti; ama heyecan sürüyor tabii! Gelecek sayıda buluşalım, tüm arkadaşlara yeni bir dönemde başarılar diliyorum.