Yusuf Deren
Ortada başörtüsü sorunu olarak tesmiye edebileceğimiz bir sorun var. Ve bu sorun kendini demokrat olarak pazarlayanlarca yok sayılmaya çalışılıyor. Nerede bir eşcinsel, nerede bir askerlikten yırtmaya çalışan vicdani redci, nerede bir ezik Kürt hakları savunucusu... Hepsinin haberleri vardır bu neşriyatta. Ama söz konusu Müslümanların hakları olunca bunlardan ses çıkmaz. Samimi değildirler çünkü.
Dinden nasibini almamış bir hümanizm. En harbi demokrat biziz tavırları... Neredeyse bir yıl oldu Radikal İki okumayalı. Kafası karışık bazı adamların iş olsun diye çıkardıkları bu paçavra bana hitap etmiyor. Hala çıkıyor mu bilmem. Çıkıyorsa alıcısı çoktur muhakkak. Çünkü otuz binlerde olan gazetenin baskı sayısı pazar günleri yüz bini görüyordu yanlış hatırlamıyorsam. Bu mevkute niçin bana hitap etmiyor, o kısma değineyim, isterseniz, biraz. Malumunuz bu ülke kadınlarının yaklaşık yüzde altmış beşi başörtülü. Kalan kısmın ekseriyetinin de başörtüyle herhangi bir problemi yok. Ama bu ülkede üniversitede okumak, bir kamu kuruluşunda çalışmak, milletvekili olarak meclise girmek… Bu daha da çoğaltabileceğimiz fiilleri başı örtülü olarak yapmak yasak. Birileri halka rağmen başörtüyü yasaklamaya devam ediyor. Yani ortada başörtüsü sorunu olarak tesmiye edebileceğimiz bir sorun var. Ve bu sorun kendini demokrat olarak pazarlayanlarca yok sayılmaya çalışılıyor. Nerede bir eşcinsel, nerede bir askerlikten yırtmaya çalışan vicdani redci, nerede bir ezik Kürt hakları savunucusu... Hepsinin haberleri vardır bu neşriyatta. Ama söz konusu Müslümanların hakları olunca bunlardan ses çıkmaz. Samimi değildirler çünkü. Onun için okumam bu gazeteleri. Pazar pazar keyfimi kaçırmak istemem.
Artık muhafazakâr gazetelerimiz de (Bak. Yeni Şafak--Turkuaz önceden de vardı. Onun için Zaman’ın ekini magazin eklerinden ayrı tutuyorum) Pazar ekleri vermeye başladı. Bundan beş yıl sonrasının Yeni Şafak’ını düşünemiyorum: Her tarafından magazin akan bir tomar kâğıt…
Lafı Alper Görmüş’e nasıl getireceğimi bilmiyorum. Ama bir şekilde getirmeliyim. Kürşat Bumin’in ekürisi diyebileceğimiz bu amcamız Radikal İki, Birgün paralelinde görüşlere sahip, ama başörtüsü, imam hatip gibi konularda bunlardan biraz daha insaflı olan “bağımsız” bir gazeteci. Bir yıl kadar önce Yeni Aktüel’de elinde bir haber patlamıştı. Bu skandal yüzünden görevi Selçuk Tepeli’ye devretmek zorunda kalmıştı Görmüş.
Türk basınında bağımsız gazetecilik yapma amacı güden Alper Görmüş ve ekibi bir süre önce kapanmış olan Nokta Dergisi’nde iş başı yaptı. (‘Bir süre önce’ kelime öbeğinden sonra virgül hem var hem yok. Yani iki anlamlı bir cümle. “İşte Türkçe’mizin güzelliği” demeyin sakın!)
Dergi’de kimler yazıyor, hemen bakalım: Alper Görmüş, Kürşat Bumin, Mahir Kaynak, Ahmet Altan ve sinema yazılarıyla Murat Menteş. Ve birkaç isim daha. Bunlardan biri de İletişim’in kapaklarını yapan Ümit Kıvanç.
Dergi dopdolu bir haber dergisi. Yaklaşık yüz on sayfa ve müstehcen hiçbir fotoğraf yer almıyor dergide. Başlarken bir yeni Türk Lirasıydı, şimdi birbuçuk oldu. Nokta, bu kaliteyle ne kadar gidecek bakalım.
Ele alacağımız ikinci dergi Yeni Aktüel. Perihan Mağden’i geçtiğimiz haftalarda kaybeden dergi son hızla yayın hayatına devam ediyor. Başarılı diyebileceğimiz bir yayın politikası izliyor Tepeli ve arkadaşları. Derginin yazı kadrosunda Türkiye’nin en gerici adamlarından Mehmet Ali Kılıçbay, naif yazılarıyla Kemal Sayar, güçlü kalemiyle Nihal Bengisu Karaca ve adını anma gereğini duymadığım bazı isimler var. Aktüel fotoğraf konusunda yeni Nokta kadar hassas değil. Ayrıca ek olarak verdikleri Gençlik Dergisi sadece bir yük. Bakmadan çöpe atıyorum.
Aksiyon ve Gerçek Hayat hakkında bir şey söylemeye gerek yok. İstikrarlı (ve de oldukça başarılı) bir şekilde çıkmaya devam ediyor dergiler.
Haftalık, Tempo, Aydınlık… Bunları takip etmiyorum. Midem kaldırmıyor hepsini. Bir de Alkım Yayınları’nın çıkarmaya başladığı haftalık K Edebiyat Dergisi var. Edebi dedikodu diyebileceğimiz konulara eğilen, genellikle yazarların özel hayatlarını didikleyen bir dergi. Güzel, ama uzun soluklu olacağını sanmıyorum.
***
İyi bir haftalık dergide (bence) çok kaliteli röportajlar ve sağlam yazarlar olmalı. Bir yazar başlı başına dergiyi satın aldırmalı. Dergi gazeteden çok farklı… Bunun için dergi yazarları üslubu sağlam, edebiyatla-sanatla arası hoş, siyasi konularla hayatın diğer alanlarını iyi harmanlayabilen insanlar olmalı. Bence…