• Reklam
  • Künye
  • İletişim
  • ABONE OL!
  • GENÇ'e Yazı Gönder
  • Atölye Çalışmaları
    • Yazı Atölyesi
    • Fotoğraf Atölyesi
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS
Kısa yoldan ABONE olmak

logo

  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
Anasayfa
  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!
  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!
  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!
  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız
  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!
  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart
  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!
  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!
  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!
  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık
  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!
  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!
  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!
  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var
  • ANASAYFA
  • Genel
  • Apolitik Bir Fanusta Balıktım

Apolitik Bir Fanusta Balıktım

04.06.2013 15:22
Genel
4714
Ayşegül Genç

Apolitik bir fanusta kendinden başkasına vakit ayırmayan sarımtırak bir balıktım lise yıllarımda. Bir kavanoz kirli suyu, dünyam sanıyordum. İçinde bulunduğum su; beni küçük gösteren, dış dünyayı kocaman büyüten bir mercek halindeydi.

Bu yazıyı birilerine beğendirme kaygım yok tamam mı? Dövüşür gibi yazıyorum çünkü her satırında hüzünlerim var. Sadece içimden geçenler bunlar. Edebiyatı, seciyi bir yana koy bu yazıyı okurken…

Apolitik bir fanusta kendinden başkasına vakit ayırmayan sarımtırak bir balıktım lise yıllarımda. Bir kavanoz kirli suyu, dünyam sanıyordum. İçinde bulunduğum su; beni küçük gösteren, dış dünyayı kocaman büyüten bir mercek halindeydi. O kadar büyüktü ki dışımdaki âlem, ilk bakışta seçilemiyordu. Ya bir avuç sıvının kokuşmasını göze alıp kendimden bir dünyada çürüyecektim. Ya da intihar eden bir balık gibi, büyük bir sıçrayışla kendimin dışına atlayacaktım. Evet, yaptım bunu ve sıçradım… Bu; reddetmek, tepki vermek, itiraz etmek eylemleriyle cilalanmış bir oksijen tüpünü ömür boyu üstünde taşımak demektir. Durağan her örse çekiç olmak, ruhundaki egoizm pıhtısını bir sosyal boyut çatalıyla ya da Müslüman kimlik çırpıcısıyla dağıtmak demektir.

Benim de mazoşist yanlarımı bastıramadığım zamanlar oldu; “bilimsel kurbağa ameliyatları” yaparken ve kanatsız bir sineğin nasıl uçacağını irdelerken… Ama hiçbir zaman bir çocuğun kafasında delik açacak kadar vahşileşmedim anladın mı?

Koskoca matematiğin bir pi sayısını bile yuvarlayamamış olması akademik hayatın ilk noksanıydı benim için bir zamanlar. Çernobil’i bir çay markası sandığımdan ve Karadeniz’deki endişeleri algılamaya çalıştığımdan uzun bir süre çay içmeyişim, belki de tipik bir ölüm orucuydu. Bir naylon leğenin gözümün önünde yanıp erimesiyle tanıştım ilk petrolle ben. Bir naylon leğenin tüm dünyanın gözünde ulaşılması güç bir değer olmasına inanamıyordum. Ne zaman ki şişman topluluğun ülkesi diyetisyenlerine verecek para bulamama endişesine düşüp Ortadoğu’ya saldırdı ben de o zaman naylon leğenlerden iğrenmeye başladım. Amerikalı kahramanların atlarından inip kement atmasını tarhana kurusu kemirerek izleyen bir ergenlik dönemi mensubundan başka nasıl bir tepki beklenebilir ki?

Arkadaş sohbetlerine girmenin yolunun birkaç yabancı artist adı ezberlemekten geçtiği, parmaklarınla bir partinin işaretini korkmadan yapabiliyorsan büyümüş kabul edildiğin bir nekahet döneminde; farklı olmanın bir rock müziği salınımı yapmak olmadığını anlamam çok şükür ki geç olmadı.

Aman karanlık çöktü diye, Marks & Darvin markalı gece dürbünleri imal edip zorla gözünüze taktıran birkaç işgüzarla, şehitlerden müteşekkil bir tarihi izlemek; kapı çalınca pencereye koşmak kadar anlamsız bir eylemdir. Yine de tüm dürbünlerden ve at gözlüklerinden kurtulmak o kadar da kolay olmadı. Ne zaman ki güneydoğuda bir Mehmet öldü, o gözlükler tek tek toprağa gömüldü zaten.

“Senin sorunun ne biliyor musun dostum?” cümlesini ezberleyip, sırf bu cümleyi kullanabileceği ortamlar oluşturmaya çalışan on yedisinde biri için o sıralar vatandaşlık dersinde “vatandaş” kelimesi çok ta gerçekçi görünmüyordu. “vatandaş”, “bu ülkenin evladı”, “fert” gibi özneler kendi cümlelerinin öznesiydi ve bana çoğu kez “belirtisiz nesne” muamelesi yapıldı. İstediğim cümlelere özne olma kararı aldığımda; “hiçbir yere mensup olmadan kendi yalnızlığının kahramanı olmak” gibi bir safsataya da asla inanmadım. Çünkü ben bu toplumun bir ferdiyim anladın mı? Toplum, delikanlı filmlerde ezilmiş yanlarını merhemlerken, ya da kedi-fare dostluğu haberleriyle yumuşarken, iki kişinin bıçaklandığı haberin sosyal dramatikliğinden ziyade bıçak tutuş teknikleri ile ilgilenirken; ben tam da ortasındaydım fikri uçurumların. Elime aldığım bir kitapta Montaigne “aklımızın peşinden gidelim, insanların takdiri de canı isterse arkamızdan gelsin” diyordu ama başıboş bırakılmış her akılın bizi bir çukurun kenarında terk etmesi de mümkündü… Ve aklımı kemale erdirecek o Muazzam Kitaptaki sözleri hayatıma saçmaya başladığım gün, eciş bücüş suretler de hülyalarıma tebelleş olmaya başladı ve bu yüzden uykularım kaçıyor çoğu zaman anladın mı?

Ne zaman ki iyilerle tanıştım, sohbetimiz hep kötülerden açıldı…

Bak ben bunları ezilmiş olmanın asaletinden dem vurmak için yazmıyorum, ben çamurdan sıyrılan bir fidanın büyürken maruz kaldığı fırtınalardan afetlerden bahsetmek için de yazmıyorum. O ağacın başlı başına bir “şey” olmasından bahsediyorum.

Ben daha bir düşüncenin savunucusu olmadan önce bile bir şeylerin savunucusu olmak gerektiğini biliyordum anladın mı? Demek istiyorum ki ben bu yaşıma, bazı hatalar yapsam bile, gerçeklerle yüzleşerek geldim. Tüm Avrupa “Bosna” dramını görmezden gelip kıkırdak klipler izlerken, ben “ben Bosnalıyım” diyebiliyordum. Üçlü priz, modem, PC, telefon vs. arasında sanal görünüyor da olabilirim, ama varım ben. Anladın mı varım ben. Körler memleketinde görmek hastalık sayılırmış… O zaman varım ve hastayım ve iyileşmeye de niyetim yok. Çünkü ben bölünmüşler memleketinde bütüncül hisler besleyen çıbanım, yıkılmış hor görülmüşler memleketinde yapıcı düşünceler tasarlayan iltihabım… “Sen yanlışsın, hissiyatın tosbağanın arka bacağı gibi çirkin” dememek için güllü çiçekli metinler de yazarım, edebiyatla süslerim kelimelerimi, yazdıklarımı şiirleştiririm de çoğu kez…

Bak ben yola durmuş, bayrak direği gibi oraya buraya salınan bir “sıradan” değilim tamam mı? Orada bir yerdeyim, kararlı adımlarla geleceğe yürüyorum, arada bir de böyle dövüşür gibi yazı yazıyorum. Bazen de “tepki” topunu duvarlara çarpa çarpa oynuyor, gedikler açamasam da en azından ses çıkarıyorum.

Şimdi beynimle ve düşüncelerimle köşeme çekilip “bayan ağır baş olarak” bir kaşkol öreceğim kendime, şöyle uzunca… Bitirince kafamı, saçlarımı, başörtümü, boynumu, peruğumu sımsıkı saracağım kıştan (!) etkilenmemek için. Ve bahar geldiğinde (ki gelecek) o kaşkolü çözdüğümde bir kuş havalanacak sonsuzluğa…

Ve o kuş sahibini tanır, gideceği yeri de bilir anladın mı?

İki gözünde iki kanat

Bir çocuğun yastığına

Koyup başını,

Bir kuş sürüsü örtse üstünü

Ve tembihlese kuşlar;

“iki gözünde iki kanat takılı

çırp onları”

Bir sürüngen yumurtası kırarak

Gelmedin ki dünyaya…

Kaldırıp yüzünü yerden

Uçur kuşlara…

“iki gözünde iki kanat takılı

çırp toprağını”…

Bir kafese doldur

Boş sözlerini,

Bir kuşun üstüne bir “amin” bırak

Ağlamalar semaya akarak büyür

Sema “hüvelbaki”lere tutunarak

Şimdi göçmeni ol kahkahaların,

Büyüt damlalarda sırlarını..

“iki gözünde iki kanat takılı

uçur gözyaşını”

Ayşegül Genç

BU YAZIYI BEĞENİN:

Yazar Hakkında

Ayşegül Genç

Konya’da doğdu. Selçuk Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Maden Mühendisliği bölümünden 1999 yılında mezun oldu. Öykü ve yazıları HeceÖykü, İtibar, Dergah, Aşkar, Cins, Okur gibi dergilerde yayımlandı. Kuğu Boynu romanı ile Eskader yılın romanı ödülüne layık görüldü. 2007 yılından beri Genç Dergi’de yazan Ayşegül Genç, evli ve iki çocuk annesidir. ...

Fikrinizi / Yorumunuzu Bizimle Paylaşın...

Son Manşetler

  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart

  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!

  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!

  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık

  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!

  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!

  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • Tümü

Benzer Yazılar

Sahra-yı Kebir`i Nasıl Geçtim
Sahra-yı Kebir`i Nasıl Geçtim
Yorularak okunacak 500 kü...
"Erbakan da Aramızda Allahu Ekber…"
Önce tekbirler yükseldi k...
Kağıt Kokulu Yıllar
Kağıt Kokulu Yıllar
Dergimizin dosya konusunu...
Antigone
Antigone
Herhâlde tragedyanın başa...

Genç Dergisi 194. Sayı

POPÜLER YAZILAR

  • Son Eklenen
  • Çok Okunan
  • Haber Merkezi

Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

Kötülere Karşı Farkındalık Şart

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

Genç Dergi Mayıs Sayısı Çıktı! 8431320

Bagamoyo Afrika... 4919180

Kasım Sayımız Çıktı! 3490754

Hangi Filmi Neden İzleyelim? (Özel Çalışma) 1187334

Bkz: Doğu Türkistan 433920

En Güzel Cuma Hediyeleri! 287488

10 Soruda Sen Kimsin? 275897

31.12.2024

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

01.12.2024

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

01.11.2024

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

02.10.2024

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

01.09.2024

GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

31.07.2024

GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

20.06.2024

Dertle Yüzleşince Dertler Yüzleşince

Tüm Videolar

Video GENÇ

En Önemli Yetenek: Sunum!
Takip Edin

GENÇ Twitter Akışı

@gencdergi kullanıcısından Tweetler
TÜM FOTOĞRAFLAR

FOTOĞRAF GALERİSİ

  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
TÜM YAZILAR

GENÇ BİLİM

  • Yazmak Üzerine Bir Swot Analiz
    İnsanlığın tekâmül süreci...
  • Adâb-ı Muâşeret Hastalıkları ve Edebî İyilik Hâli
    Âdâb-ı muâşeret hastalıkl...

GENÇ FACEBOOK AKIŞI

Genç Dergi

İLETİŞİM

Reklam
ABONE OL!
Künye
Yazarlar
İletişim

GENÇ'ten

GENÇ'e Yazı Gönder
Yazı Atölyesi
Fotoğraf Atölyesi
Psikolojik Danışman
Ödüllü Test










GENÇ Bilişim © 2006 - 2025 . Tüm Hakları Mahfuzdur.
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS